
Dünya, bir kez daha acımasız bir gerçekle yüzleşti. İsrail'in hedef aldığı gazeteci Enes El Şerif'in son mektubu, adeta bir vasiyet gibi yüreklere dokunuyor. "Size emanetim Filistin'dir, Gazze'yi unutmayın" diyen Şerif, mücadelesini kelimelere dökmüş.
O mektup öyle sıradan bir metin değil. Her satırında bir direniş, her cümlesinde bir çığlık var. Sanki kalemiyle değil, yüreğiyle yazmış. "Bu topraklar kanla sulanıyor" derken, aslında tüm dünyaya sesleniyordu belki de.
Bir Gazetecinin Son Sözleri
Enes El Şerif'in notlarına baktığınızda, sadece mesleğini değil, bir halkın kaderini omuzladığını görüyorsunuz. "Gerçekleri yazmak ölüm sebebim olabilir" diye not düşmüş bir köşeye. Ne yazık ki kehaneti gerçek oldu.
Mektubunda şu satırlar dikkat çekici:
- "Kameralarımız susturulabilir ama gerçekler asla"
- "Her kurşun bir hikayeyi susturmak içindir"
- "Biz gidersek, siz anlatacaksınız"
Son derece kişisel olan bu satırlar, aslında tüm meslektaşlarına bir miras bırakıyor. Gazetecilik sadece bir meslek değil, bir sorumluluk diye haykırıyor adeta.
Dünya Sessiz Kalırken
Uluslararası toplumun ikiyüzlülüğüne de değiniyor mektupta. "Batı'nın demokrasi nutukları Gazze'de boğuluyor" cümlesi, her şeyi özetler nitelikte. Enes, ölümünden sonra bile gerçekleri söylemeye devam ediyor.
Bir gazetecinin kaleminden dökülen bu son sözler, aslında hepimizin vicdanına hitap ediyor. Okurken insan kendini sorgulamadan edemiyor: "Biz ne yapıyoruz bu zulüm karşısında?"
Mektubun en çarpıcı kısmı ise şu cümleler: "Ölüm korkutmuyor beni. Asıl korkutan, unutulmak. Gazze unutulmasın diye yazıyorum bunları." Belki de tüm meselenin özü burada gizli.