Dünya siyaset sahnesinde gerilim tırmanırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'tan çarpıcı bir çıkış geldi. Adeta satır aralarında tarihin ağır sayfalarını hatırlatan bir uyarıydı bu.
"Bazı çevreler," diye başladı konuşmasına, "tarihin karanlık dehlizlerinden çıkarmaya çalıştıkları senaryolarla milletimizi hedef alıyor." Sanki odadaki herkesin nefesini tuttuğu o an, sözlerinin ağırlığı havada asılı kaldı.
Tarihin Tekerrürüne İzin Yok
Aslında hiç de hafife alınacak bir mesele değil. Dünya tarihi - maalesef - insanlık dramlarıyla dolu. Erdoğan'ın da altını çizdiği gibi, geçmişte yaşanan acıların tekrar sahnelenmeye kalkışılması, korkunç sonuçlar doğurabilir.
"Eğer," dedi, ses tonu giderek keskinleşerek, "soykırım girişimlerine dönülmeye kalkılırsa, bunun bedeli çok ağır olacaktır." Cümleler öyle güçlüydü ki, uluslararası diplomasinin o incelikli dilinde nadir görülen bir netlik taşıyordu.
Uluslararası Camia Uyarıldı
Bu açıklama sıradan bir siyasi söylemden çok daha fazlası aslında. Adeta küresel arenaya gönderilmiş bir mesaj - hem de oldukça sert bir mesaj. Erdoğan'ın kelimeleri öyle seçilmişti ki, her hecesinde yılların diplomatik tecrübesi hissediliyordu.
Düşünsenize, tarih kitaplarında okuduğumuz o korkunç olaylar... Kim ister ki bunların tekrarını? İşte tam da bu yüzden, bu tür uyarılar aslında hepimizin geleceği için hayati önem taşıyor.
Sonuçta, insanlık olarak bir yerlerde hala ders almadığımızı gösteriyor bu tür tartışmalar. Erdoğan'ın sözleri belki de tam da bu noktada, sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir hatırlatma görevi görüyor.
Peki ya sonrası? Bu açıklamaların uluslararası ilişkilerde nasıl bir yankı bulacağını hep birlikte göreceğiz. Ama şunu söyleyebilirim ki, diplomasi tarihinde bu tür net ifadeler genellikle dönüm noktalarına işaret eder.
