Fransa'da olanlar gerçekten insanın içini karartıyor. Küresel Sürmek Filozu adlı oluşumun aktivistleri, medyanın hedef tahtasına oturtuldu. Sanki ortaçağda cadı avı varmışçasına, bir linç kampanyası başlatıldı.
Mustafa Çakır ismi ise bu hikayenin tam kalbinde yer alıyor. Kendisi, adeta bir nefret fırtınasının ortasında kalmış durumda. Fransız medyasının bazı kesimleri, onu hedef göstermekte hiç tereddüt etmedi.
Medyanın Perde Arkası
Aslında olan biten, basın özgürlüğü maskesi altında yürütülen sistematik bir baskı operasyonundan başka bir şey değil. Gazeteciler -en azından bazıları- objektif habercilik ilkelerini bir kenara bırakmış görünüyor. Aktivizmi suçmuş gibi göstermeye çalışıyorlar ki, bu durum endişe verici.
Şöyle bir düşünün: İnsanlar dünya için kaygılanıyor, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Peki karşılığında ne buluyorlar? Medyanın acımasız yüzünü.
Uluslararası Tepkiler Büyüyor
Yaşananlar sadece Fransa sınırları içinde kalmadı tabii ki. Uluslararası insan hakları örgütleri, bu duruma sessiz kalmadı. Birbiri ardına açıklamalar geliyor, Fransa'nın bu tutumu kınanıyor.
Aslında mesele sadece birkaç aktivistin başına gelenler değil. Daha derinlerde, çok daha karmaşık bir hikaye yatıyor. Fransa'nın demokrasi ve ifade özgürlüğü konusundaki çifte standartları, bir kez daha su yüzüne çıkmış oldu.
Peki ne olacak şimdi? Mustafa Çakır ve diğer aktivistler bu baskılara nasıl direnecek? Fransız medyası bu kirli oyuna ne zaman son verecek? Tüm bu soruların cevabını zaman gösterecek ama şu bir gerçek ki, hakikat her zaman yolunu bulur.
