Paris sokaklarında son günlerde yaşananlar, adeta bir insan hakları krizine dönüşmüş durumda. Filistin'e destek amacıyla düzenlenen barışçıl gösterilere Fransız yetkililerin verdiği sert tepki, dünya çapında şaşkınlıkla karşılandı.
Gözaltılar, yüksek para cezaları ve hatta bazı durumlarda şiddetli müdahaleler... Fransa'nın bu tutumu, insan hakları örgütlerinin radarına girdi. Uluslararası Af Örgütü'nün son açıklaması ise oldukça sert: "İfade özgürlüğünün açık ihlali" diyorlar.
Özgürlükler Ülkesinde Çifte Standart Eleştirisi
İronik değil mi? "Liberté, égalité, fraternité" (özgürlük, eşitlik, kardeşlik) sloganıyla bilinen bir ülkeden beklenmeyecek uygulamalar bunlar. Özellikle de Ukrayna konusunda gösterdiği tutumla kıyaslandığında, Fransa'nın bu çifte standardı iyice gözler önüne seriliyor.
Yerel aktivistler ise durumu şöyle özetliyor: "Ukrayna bayrağı sallayınca kahraman, Filistin bayrağı açınca suçlu oluyorsunuz."
Rakamlar Konuşuyor: Gözaltılar Rekor Seviyede
- Son 3 ayda 500'den fazla gözaltı
- Protesto yasakları 15 farklı şehirde
- Organizatörlere 10.000 euroya varan cezalar
Fransız İçişleri Bakanlığı'nın verileri bile durumun vahametini ortaya koyuyor. Peki bu sert politikalar işe yarıyor mu? Görünen o ki hayır. Her yasak, daha büyük bir katılımla sonuçlanıyor.
Uluslararası Tepkiler ve Diplomatik Kriz
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nden gelen açıklama, Fransa'yı zor duruma düşürdü. "Barışçıl toplanma hakkının keyfi kısıtlanması" ifadeleri resmi belgelere geçti. Arap Birliği ise durumu "kabul edilemez" olarak nitelendirdi.
Diplomatik kanallardan gelen bilgilere göre, bazı Arap ülkeleri Fransa'ya yönelik ekonomik tedbirleri bile gündeme getirmiş durumda. Özellikle savunma sanayiindeki işbirlikleri risk altında.
Fransız Dışişleri yetkilileri ise "iç işlerine müdahale" açıklamalarıyla karşılık veriyor. Ancak bu açıklamalar, uluslararası kamuoyunu tatmin etmekten oldukça uzak.
Peki Ya Avrupa'nın Diğer Ülkeleri?
İlginç olan, benzer protestoların Almanya ve İngiltere'de çok daha özgür bir ortamda gerçekleşiyor olması. Fransa'nın bu "yalnız" politikası, AB içinde de tartışma konusu. Brüksel'deki yetkililer, "Avrupa değerleriyle bağdaşmayan" bu uygulamalar konusunda endişelerini dile getiriyor.
Sonuç olarak, Fransa'nın bu tutumu hem içeride hem de dışarıda ciddi bir prestij kaybına yol açıyor. Özgürlükler ülkesi imajı giderek zedelenirken, uluslararası arenadaki etkinliği de sorgulanır hale geliyor.
