
Güneş daha ufukta yokken, soğuk sabah havasında bir araya gelen binlerce insan... Ellerinde Türk ve Filistin bayrakları, yüreklerinde ise tarifsiz bir acıyla. Evet, bugün sabah namazı sıradan bir ibadetten çok daha fazlasıydı.
Ülkenin dört bir köşesinde -İstanbul'dan İzmir'e, Ankara'dan Bursa'ya- insanların tek bir amacı vardı: Gazze'de yaşanan insanlık trajedisine dünyanın dikkatini çekmek. Camiler dolup taştı, meydanlar insan seli oldu.
Tarihi Buluşmanın Ardındaki Duygu Yüklü Anlar
Sabahın alacakaranlığında yankılanan ezanlar, bugün her zamankinden daha farklı bir anlam taşıyordu. İnsanlar -genci, yaşlısı, çocuğu- hep bir ağızdan "Gazze için buradayız!" diye haykırıyordu adeta. Gözlerdeki yaşlar, yüreklerdeki sızı ise kelimelere sığmıyordu doğrusu.
Kimileri için bu bir protestoydu, kimileri içinse insanlık görevi. Aslında hepsinden öte, dayanışmanın en somut haliydi belki de. Ortak acı, ortak dua, ortak umut...
Meydanlardan Yükselen Ses: Zalime Dur De!
Namaz sonrası yapılan basın açıklamalarında ise mesaj net ve güçlüydü: "Dünya bu zulme seyirci kalamaz!" Katılımcılar, uluslararası toplumu Gazze'deki katliamı durdurmaya çağıran pankartlar taşıdılar. İnsan hakları ihlallerinin derhal son bulması gerektiğini vurguladılar.
Özellikle gençlerin katılımı dikkat çekiciydi. Sosyal medya çağında büyümüş bu nesil, sokaklarda aktivizm ruhunu yeniden canlandırıyor adeta. "Biz unutmadık, unutturmayacağız!" sloganları sabahın sessizliğini yırtıyordu.
Bu gösteriler sadece Türkiye ile sınırlı kalmadı. Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar aynı saatte aynı amaç için buluştu. Küresel bir uyanışa dönüştü desek yanlış olmaz.
Peki ya sonra? Eylemler bitince her şey unutulup gidecek mi? Sanmıyorum. Çünkü bugünkü manzara gösterdi ki insanlık için kayıtsız kalmak mümkün değil. Belki de değişimin ilk adımı burada atılıyordur -sabahın erken saatlerinde, soğukta, yürek yakan bir acıyla...