Gazze... Adeta bir kabusun içine hapsolmuş 2 milyon insan. Sanki dünya onları unutmuş gibi, her geçen gün biraz daha karanlığa gömülüyorlar. Yiyecek yok, içecek temiz su bulmak neredeyse imkansız, güvenli bir yer hayal olmuş durumda.
BM yetkililerinin son açıklamaları ise yürek burkan cinsten. "Durum kritik" demek hafif kalır - insanlık tarihinin en ağır humaniter krizlerinden birinin tam ortasındayız. Hastaneler çalışmıyor, çocuklar açlıktan bitap düşmüş vaziyette, yetişkinler ise umutsuzluk içinde.
Ölüm Her Yeri Kuşatmış Durumda
Bombardımanlar durmak bilmiyor. Evler, okullar, hastaneler - hiçbir yer güvende değil. İnsanlar nereye kaçacaklarını bilmeden, adeta bir fare kapanının içinde savrulup duruyorlar. Kimi zaman sığınak diye gittikleri yerler de hedef oluyor.
Şu an Gazze'de yaşamak nedir bilir misiniz? Sabah uyandığınızda ailenizin yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek... Bir yudum su için saatlerce kuyrukta beklemek... Çocuğunuzun açlıktan ağlamasına çare bulamamak...
- Gıda stoğu tükenmiş durumda
- Temiz suya erişim yok denecek kadar az
- Tıbbi malzeme eksikliği can alıyor
- Barınacak güvenli yer kalmadı
Uluslararası Toplum Ne Yapıyor?
Aslında sormak lazım - gerçekten bir şey yapıyorlar mı? BM'nin acil yardım çağrıları havada kalıyor, ülkeler diplomatik açıklamalarla yetiniyor. Oysa zaman hızla akıp gidiyor ve insanlar ölüyor. Her dakika bir can daha gidiyor.
Mısır sınırındaki insani yardım konvoyları yetersiz kalıyor. İhtiyaç o kadar büyük ki, gelen yardımlar bir damla su gibi hissediliyor koskoca çölde. Ve ne yazık ki bu yardımların bile zamanında ulaşamadığı oluyor.
Dünya izliyor. Sadece izliyor. Peki ne zaman harekete geçecekler? Yoksa Gazze'deki insanlar kaderlerine mi terk edildi? Bu soruların cevabını bilen yok, ama bildiğimiz bir şey var: İnsanlık olarak bu trajedi karşısında sessiz kalamayız.