
Gazze Şeridi'nde durum giderek içler acısı bir hal alıyor. Sanki zamanın durduğu bu topraklarda, her geçen dakika bir trajedi daha ekleniyor yaşananlara. Son 24 saat içinde iki masum çocuk, açlığın pençesine düşerek hayata veda etti. Kim bilir kaçıncı kurban onlar?
Bölgedeki insani durum, 'kriz' kelimesinin bile hafif kaldığı noktaya ulaşmış durumda. BM verilerine göre, Gazze'de nüfusun neredeyse yarısı -özellikle çocuklar ve kadınlar- akut gıda güvensizliği yaşıyor. Peki bu ne demek? Basitçe söylemek gerekirse: Açlıktan ölme riskiyle burun buruna gelmek.
Çocukların sessiz çığlığı
Ölen çocuklardan birinin 5, diğerinin ise 7 yaşında olduğu belirtiliyor. İkisi de son haftalarda yetersiz beslenme nedeniyle hastaneye kaldırılmış, ancak tıbbi imkansızlıklar yüzünden kurtarılamamışlar. Doktorların ifadeleri yürek burkuyor: "Gelen her yeni vaka, bir öncekinden daha kötü durumda."
Aslında rakamların ötesinde bir gerçek var: Her ölüm istatistiği, bir annenin söndürülemez acısı, bir babanın çaresizliği demek. Gazze'deki bir sağlık çalışanının dediği gibi: "Burada ölümler sayılarla ifade ediliyor ama her sayının arkasında koskoca bir hayat hikayesi var."
Uluslararası toplum nerede?
Dünya, bu insanlık dramına karşı ne yazık ki büyük ölçüde sessiz. Yardım kuruluşlarının çabaları ise -saygı duyulası olsa da- ihtiyacın yanında bir damla kalıyor. BM yetkilileri, durumu "nesiller boyu sürecek bir insani felaket" olarak nitelendiriyor ama somut adımlar bir türlü gelmiyor.
Bölgeye gıda ve tıbbi malzeme girişindeki kısıtlamalar, zaten zor olan durumu daha da katlanılmaz hale getiriyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze'deki çocukların %90'ının güvenilir gıdaya erişemediğini açıkladı. Bu oran, modern dünyada kabul edilebilir bir şey değil!
Peki ne yapılmalı? Öncelikle insani yardımların önündeki engeller kaldırılmalı. Acil gıda ve tıbbi malzeme sevkiyatları için uluslararası baskı artırılmalı. Ve belki de en önemlisi, dünya bu trajediyi unutmamalı. Çünkü Gazze'de her geçen gün, sessiz sedasız bir trajedi yaşanıyor.