
Bombaların gölgesinde, beton yığınları arasında bir hayat mucizesi daha... Gazze'de yaşanan son insanlık dramında, adeta kaderin bir cilvesi gibi, enkaz altından sağ salim çıkarılan bir bebek ve onun şanslı babası.
O baba -ki ismini duyunca yüreğiniz sızlıyor- daha önce tam dokuz evladını kaybetmişti bu amansız savaşta. Dokuz! İnsanın aklının almakta zorlandığı, yüreğin taşıyamayacağı bir acı. Her biri ayrı bir dünya, ayrı bir hayaldi belki de.
Enkaz Altından Gelen Umut
Son bombardımanda evi yerle bir olan baba, enkaz altında kalan son çocuğunu kurtarmak için çılgınca çabaladı. Saatler süren bir mücadele... Elleri kan içinde kaldı, umudu tükenmek üzereydi ki, o mucizevi an geldi çattı.
Küçük bebek -sadece birkaç aylık- enkazın altından sağlam çıkmayı başardı. Nasıl olmuştu bu? Kim bilir belki de bir melek kanat germişti üzerine. Babası onu kucağına aldığında, Gazze'nin tozlu havasında nadir bir mutluluk anı yaşandı.
Acı ve Umut Arasında Bir Hayat
Baba şimdi, kaybettiği dokuz çocuğunun acısıyla yaşarken bir yandan da bu küçük bebeğin verdiği umuda tutunuyor. İnsanın içini burkan bir tezat değil mi? Aynı anda hem derin bir keder hem de sarsılmaz bir umut taşımak...
"O benim hayata tutunma sebebim," diyor gözleri dolu dolu. "Diğer çocuklarımın ruhu onunla yaşıyor."
Gazze'de her gün yeni trajediler yaşanıyor evet. Ama böyle mucizevi kurtuluş hikayeleri de insanlığın direncini gösteriyor. O baba belki de Gazze'nin simgesi haline geldi - yıkıntılar arasında filizlenen bir umut gibi.
Bu hikaye bize şunu hatırlatıyor: En karanlık anlarda bile insan ruhunun direnci ve yaşam sevinci asla tükenmiyor. O küçük bebek şimdi sadece bir babanın değil, tüm Gazze'nin umudu oldu adeta.