
Gazze'nin dar sokaklarında, çocukların gözlerindeki korku ve açlık, insanlığın nasıl da çaresiz kalabileceğini gösteriyor. Yemek bulmak için saatlerce sıra bekleyen insanlar, artık sadece bir dilim ekmeğe muhtaç. Kimi zaman bir avuç pirinç, kimi zaman da bir bardak su için çığlıklar yükseliyor gökyüzüne.
Burası, insanlığın bittiği yer. Bombaların gölgesinde, açlıkla mücadele eden çocukların sesi, duyan var mı? Belki de duymak istemiyoruz. Çünkü gerçekler, bizi rahatsız ediyor.
Bir Dilim Ekmek İçin Çığlıklar
Sabahın erken saatlerinde, henüz güneş doğmadan, insanlar yemek kuyruğuna giriyor. Kimi bebeklerini kucağında taşıyor, kimi yaşlı annesinin elinden tutuyor. Ama herkesin ortak bir noktası var: açlık. Ve bu açlık, sadece midelerini değil, ruhlarını da kemiriyor.
"Bir lokma ekmek verin!" diye bağıran bir kadının sesi, duvarlarda yankılanıp kayboluyor. Sanki dünya, bu çığlıkları duymak istemiyor. Ya da belki, duymamayı tercih ediyor.
Dünya Nerede?
Uluslararası toplum, bu insanlık dramına sessiz kalmaya devam ediyor. Yardım konvoyları yetersiz, hastanelerde ilaç yok, çocuklar aç. Peki, insanlık nerede? Belki de cevap, hiçbirimizin duymak istemediği bir yerde saklı.
Gazze'de yaşananlar, sadece bir savaşın değil, aynı zamanda insanlığın da kaybı. Çünkü burada, her gün bir parça daha umut ölüyor. Ve kimse, bu ölüme dur demiyor.