Gazze'de İnsanlık Dramı: Açlık Kıskacında Bir Halk ve İsrail'in Acımasız Politikaları
Gazze'de İnsanlık Krizi: Açlık ve Şiddet Tırmanıyor

Gazze Şeridi'nde durum giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Filistin hükümetinin son açıklamaları, bölgedeki açlık krizinin vahametini bir kez daha gözler önüne serdi. İnsanlar, temel gıda maddelerine ulaşmakta zorlanırken, çocukların yetersiz beslenme oranları endişe verici boyutlara ulaştı.

Öte yandan, İsrail'in sürdürdüğü askeri operasyonlar, zaten zor durumda olan halkın yaşamını daha da çekilmez hale getiriyor. BM raporlarına göre, son üç ayda ölen sivil sayısı 2 bini aştı. Peki, uluslararası toplum bu insanlık dramına neden sessiz kalıyor?

Bir Halkın Çığlığı: Açlık ve Umutsuzluk

Gazze'deki market rafları bomboş. Ekmek kuyruklarında saatlerce bekleyen insanlar, çoğu zaman ellerine bir dilim ekmek bile alamadan evlerine dönüyor. Birleşmiş Milletler'in bölgedeki yetkilileri, "Bu, son 20 yılın en kötü gıda krizi" diyor. Ancak işin asıl trajik yanı, bu durumun bir doğal afet değil, tamamen insan eliyle yaratılmış olması.

Şerit'teki hastanelerde çalışan doktorlar, yetersiz beslenmeden dolayı ölen bebek sayısının her geçen gün arttığını belirtiyor. "Artık doğum yapan annelere süt yerine, su veriyoruz" diyen bir hemşirenin sözleri, durumun vahametini özetler nitelikte.

İsrail'in Sert Politikaları: Savaş mı, Yoksa Sistematik Baskı mı?

İsrail Savunma Bakanlığı, operasyonların "terör örgütlerine yönelik" olduğunu iddia etse de, ölenlerin %70'inden fazlasının sivil olduğu gerçeği bu savı tartışmalı hale getiriyor. Uluslararası Af Örgütü'nün son raporu, İsrail'in bazı eylemlerinin "savaş suçu" kapsamına girdiğini belgeledi.

Gazze sınırındaki İsrail askerleri, insani yardım konvoylarının geçişine izin vermeyerek, durumu daha da kötüleştiriyor. Birleşmiş Milletler yetkilileri, "Bu bir kolektif cezalandırma politikası" eleştirisinde bulunurken, İsrail hükümeti bu iddiaları "güvenlik önlemi" olarak nitelendiriyor.

Peki ya Türkiye'nin pozisyonu? Dışişleri Bakanlığı'nın son açıklamasında, "Bu insanlık dramına seyirci kalmayacağız" denildi. Ancak somut adımların ne zaman atılacağı belirsizliğini koruyor.