
İsrailli yazar ve insan hakları aktivisti, Gazze'de yaşananları tarihin karanlık sayfalarına benzetti. Adeta bir insanlık dramına dönüşen bu süreç, pek çoklarına göre 1948'deki 'Nekbe'nin (Büyük Felaket) devamı niteliğinde.
"Bu bir soykırım değilse, nedir?" diye soruyor yazar, kelimelerinin arkasındaki öfkeyi gizlemeye gerek duymadan. Gazze'de yaşananların sistematik bir şiddet olduğunu vurgularken, uluslararası toplumun sessizliğini de sert bir dille eleştiriyor.
Tarih Tekerrür mü Ediyor?
1948'de yüzbinlerce Filistinlinin topraklarından sürülmesiyle başlayan Nekbe, bugün farklı bir boyut kazanmış görünüyor. Yazarın iddiasına göre, Gazze'de yaşananlar bu trajedinin modern versiyonu. Peki ama neden?
- Yerleşim yerlerinin sistematik olarak hedef alınması
- Sivil kayıpların olağanüstü boyutlara ulaşması
- Uluslararası hukukun açıkça ihlal edilmesi
"Dünya izliyor ama harekete geçmiyor" diye ekliyor yazar, sesindeki hüsran açıkça belli oluyor. Aslında bu durum, Ortadoğu'nun kanayan yarasının sadece en son örneği.
Uluslararası Toplum Nerede?
BM raporlarına göre son üç ayda Gazze'de yaşanan insani dram, modern tarihin en karanlık sayfalarından biri. Ancak Batılı ülkelerin tepkisi -eğer varsa- oldukça cılız kalıyor.
Yazarın altını çizdiği nokta şu: "Eğer bu bir Batı ülkesinde yaşansaydı, dünya ayağa kalkardı." Acaba çifte standart mı söz konusu? Yoksa Ortadoğu'da yaşananlar artık 'olağan' mı karşılanıyor?
Gerçek şu ki, Gazze'deki çocukların gözyaşları tarih kitaplarında yerini alacak. Peki biz bu trajediye seyirci mi kalacağız, yoksa bir insanlık görevi olarak sesimizi yükseltecek miyiz?