Dünyanın gözü önünde bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Gazze'den gelen sesler giderek daha umutsuz, daha acil bir tona bürünüyor. Adeta bir çığlık ki, bu sesi duymamak artık mümkün değil.
Bölgedeki durumu anlatan yetkililerin ifadeleri yürek burkucu. "Felaketi yaşıyoruz" diyorlar, kelimeler ağırlaşıyor adeta. Sanki her sözcükte binlerce insanın çektiği acılar gizli.
Yardım Köprüleri Hayat Demek
Acil yardım köprüleri meselesi artık lüks değil, tam anlamıyla hayati önem taşıyor. Gıda, ilaç, temiz su... İnsan olmanın en temel ihtiyaçları bile Gazze'de erişilmez hale gelmiş durumda. Düşünsenize, bir ekmek için saatlerce kuyrukta beklemek ne demek?
Uluslararası topluma düşen görev ise apaçık ortada. Ancak -ne yazık ki- gereken adımlar bir türlü atılamıyor. Sanki zaman Gazze için daha yavaş akıyor, yardımlar ise bir türlü ihtiyaç sahiplerine ulaşamıyor.
İnsanlık Sınavı
Bu sadece siyasi bir mesele değil, aynı zamanda insanlığın ortak vicdan sınavı. Gazze'de yaşananları görmezden gelmek, duymazdan gelmek artık mümkün mü? Sanmıyorum, gerçekten sanmıyorum.
Yardım kuruluşlarının çabaları takdire şayan ama -itiraf etmek gerek- yetersiz kalıyor. Daha organize, daha hızlı, daha etkili bir sisteme ihtiyaç var. Acil yardım köprüleri tam da bu noktada devreye giriyor.
- Gıda yardımlarının düzenli akışı sağlanmalı
- Tıbbi malzeme ihtiyacı karşılanmalı
- Altyapı onarımı için destek verilmeli
- Psikolojik destek mekanizmaları oluşturulmalı
Sonuç olarak, Gazze'deki insanlar sadece fiziksel ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda umutlarını da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Dünya bu sesi duymalı, bu çağrıya kulak vermeli. Çünkü insanlık ancak böyle zor zamanlarda gerçek anlamını bulur.