Keşmir Günü'nde Anlamlı Buluşma: Pakistan Ankara Büyükelçiliği'nde Duygu Yüklü Anma
Keşmir Günü'nde Anlamlı Anma Töreni

Ankara'da adeta bir dayanışma rüzgarı esti dün. Pakistan Büyükelçiliği'nin kapıları, insanlık dramının yaşandığı bir coğrafya için açıldı. Keşmir Günü nedeniyle düzenlenen anma töreni, katılanların yüreklerinde derin izler bıraktı.

Salondaki havayı tarif etmek gerçekten zor. Bir yanda hüzün, diğer yanda umut... Büyükelçi Dr. Yousaf Junaid'in konuşması sırasında gözlerdeki nemi fark etmemek mümkün değildi. "Keşmir'in sesi olmaya devam edeceğiz" derken, sesindeki titreme her şeyi anlatıyordu adeta.

Tarihin Kanayan Yarası

Şu rakamlar insanın içini acıtıyor doğrusu. 900 binden fazla Hint gücünün, 5 Ağustos 2019'dan beri bölgede nasıl bir baskı kurduğunu hayal etmek bile zor. Anayasanın 370. maddesinin iptaliyle başlayan süreç, adeta bir insanlık dramına dönüşmüş durumda.

BM Güvenlik Konseyi kararları masada dururken, self-determinasyon hakkının nasıl bu kadar görmezden gelinebildiğini anlamak gerçekten güç. Dünya büyüklerinin bu sessizliği, Keşmir halkının çığlıklarını duymazdan gelmek değil de nedir?

Dayanışmanın Sembolü

Törene katılan isimler, mesajın ne kadar ciddiye alındığını gösteriyordu. Siyasetin, bürokrasinin, sivil toplumun farklı renkleri aynı amaç için bir aradaydı. Her biri "Biz Keşmir'in yanındayız" diyordu adeta.

Şu an düşünüyorum da... İnsan hakları denince akla gelen uluslararası sözleşmeler, anlaşmalar nerede kalıyor? Keşmir'de yaşananlar karşısında bu belgelerin ne anlamı var ki? Sorularım çoğalıyor, cevaplar azalıyor.

Ankara'daki bu anlamlı buluşma, unutulmaya yüz tutmuş bir meseleyi yeniden gündeme taşıdı. Belki de en önemlisi, Keşmir halkının yalnız olmadığını hissettirmesiydi. O salondaki her bir kişi, umudun küçük bir kıvılcımını taşıyordu içinde.

Son söz olarak şunu söyleyebilirim: Keşmir'in özgürlük mücadelesi, insanlığın ortak vicdan sınavıdır. Bu sınavı ne zaman vereceğimiz ise hepimizin cevaplaması gereken bir soru olarak önümüzde duruyor.