Myanmar'ın Kanayan Yarası: Soykırım Mağdurları Türkiye'de Adalet İstiyor!
Myanmar Soykırım Mağdurları Türkiye'de Adalet Arıyor

Güneydoğu Asya'nın o unutulmuş köşesinden yükselen çığlık, şimdi İstanbul'un sokaklarında yankılanıyor. Myanmar'daki korkunç olaylardan sağ kurtulmayı başaranlar -inanmakta güçlük çekeceğiniz hikayelerle- Türkiye'de adalet arıyor.

Rohingya Müslümanları... İsminizi duydunuz mu hiç? Myanmar'ın batı bölgesinde yaşayan bu etnik azınlık, yıllardır sistematik şiddetin hedefinde. Ama artık sessiz kalmıyorlar.

Uluslararası Mahkemede Tarihi Hamle

İşte tam bu noktada, olayların tanıkları ve mağdurları, Türkiye'deki hukukçularla el ele verdi. Gambiya'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (ICJ) açtığı dava için kanıt toplama çalışmaları tüm hızıyla sürüyor. Biliyor musunuz, bu davalar sadece kağıt üzerinde kalmıyor - gerçek hayat hikayeleriyle destekleniyor.

Myanmar'dan kaçıp Türkiye'ye sığınan mağdurlar, yaşadıklarını anlatırken gözlerindeki o derin korkuyu hâlâ taşıyorlar. Köylerinin yakıldığını, aile üyelerinin gözleri önünde öldürüldüğünü anlatıyorlar. İnsanın içini acıtan detaylar bunlar.

Toplu Mezarlar ve Kayıp Hayatlar

2017'deki o korkunç şiddet dalgasını hatırlıyor musunuz? Arakan'daki operasyonlarda yüzbinlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Resmi rakamlara göre 10.000'den fazla kişi hayatını kaybetti - ama gerçek sayının çok daha yüksek olduğu söyleniyor.

Toplu mezarlar... Bu iki kelime bile tüyler ürpertici değil mi? Myanmar ordusunun, sivil halka yönelik operasyonlarında bu tür mezarların oluşturulduğu iddiaları var. Ve maalesef, bunlar sadece iddia değil - kanıtlar giderek artıyor.

Peki neden Türkiye? Çünkü Türkiye, Rohingya Müslümanlarına yönelik insani yardımlarıyla biliniyor. Ayrıca uluslararası hukuk alanında giderek daha etkin bir rol üstleniyor. Bu davada da aracılık edebilecek güce sahip.

Adalet Yolundaki Engeller

Tabii ki bu kolay bir mücadele değil. Myanmar yönetimi, soykırım iddialarını şiddetle reddediyor. 'İç işlerine müdahale' diye tepki gösteriyorlar. Ama işin aslı öyle mi? Uluslararası toplumun sessizliği -bence- en büyük problem.

Şu an İstanbul'da toplanan ifadeler, sadece bir davadan ibaret değil. Tarihe not düşmek gibi bir şey bu. Gelecek nesillere 'biz sesimizi çıkardık' diyebilmek için verilen bir mücadele.

Düşünsenize, binlerce kilometre ötedeki bir ülkede yaşananlar için Türkiye'de hukuk mücadelesi veriliyor. Bu aslında adaletin evrenselliğinin bir kanıtı değil mi? Sınır tanımıyor çünkü insanlık suçları.

Sonuçta, bu dava sadece Rohingyalıların değil, tüm insanlığın davası. Çünkü susmak, suça ortak olmaktır. Ve Türkiye, bu konuda sessiz kalmayı reddeden ülkelerden biri olarak tarihe geçiyor.