Gözlerden uzak, duvarların ardında yaşanan insanlık dramı nihayet son buldu. Nekabet Cezaevi'nde tutulan Filistinli mahkumlar, aylar süren karanlık günlerin ardından özgürlüklerine kavuştu. Kimi yürüyemeyecek kadar bitkin, kimi gözlerinde hâlâ o korku... Ama artık özgürler.
Öyle kolay olmadı bu özgürlük. Uluslararası insan hakları örgütlerinin yoğun baskıları, diplomatik girişimler derken, neredeyse unutulmuş bu insanlar için bir umut ışığı doğdu. Ve o an geldiğinde... Kapılar açıldı.
İşkencenin İzleri Yüzlerde Okunuyordu
Serbest bırakılma anları, adeta bir insanlık dersine dönüştü. Bazı mahkumların yürümekte zorlandığı görüldü - bedenleri özgür olsa da, yaşadıklarının ağırlığı omuzlarındaydı hâlâ. Ailelerine kavuşanların gözyaşları ise her şeyi anlatmaya yetiyordu aslında.
Peki neydi bu kadar ses getiren? Cezaevi yetkililerinin uyguladığı iddia edilen sistematik işkence yöntemleri ve insanlık dışı muameleler. Mahkumların anlattıkları, kulaklarda yankılanacak türden. Kimi günlerce tek bir odada tutulmuş, kimi sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılmış.
Uluslararası Tepkiler Sonuç Verdi
Aslında bu özgürlük, sadece kapıların açılmasından ibaret değil. Dünya genelinde yükselen insan hakları savunucularının sesi oldu bu mahkumlar için. Sosyal medyada başlatılan kampanyalar, diplomatik kanallardaki girişimler... Hepsi bir araya gelince, değişim kaçınılmaz oldu.
Şimdi? Serbest kalan mahkumlar tedavi altına alındı. Fiziksel yaraların iyileşmesi belki daha kolay ama psikolojik travmaların sarılması zaman alacak gibi görünüyor. Uzmanlar, bu insanların normal hayata dönüş sürecinde yoğun desteğe ihtiyaç duyacağını belirtiyor.
Bu olay, aslında hepimize bir şey hatırlattı: İnsan hakları ihlalleri karşısında susmak değil, konuşmak gerekiyor. Çünkü bazen bir ses, bir umut, bir hayat kurtarabiliyor. Nekabet'te yaşananlar da bunun en acı ama bir o kadar da umut verici örneği oldu.