
Batı Şeria'nın kavurucu güneşi altında, bir kez daha insanlık dramı yaşandı. İsrail askerleri, bölgedeki 30 Filistinli ailenin kapılarına dayandı. 'Çıkın!' emriyle başlayan bu trajedi, saatler içinde evlerin boşaltılmasıyla sonuçlandı. Kimi yaşlılar direndi, kimi çocuklar ağladı... Ama sonuç değişmedi.
Ortalık toz duman. Uluslararası hukuka aykırı bu hareket, BM yetkililerini bile şaşkına çevirdi. 'Bu nasıl bir insanlık?' diye soruyor bir yerel aktivist, gözlerindeki öfkeyle. Evet, bu sorunun cevabı yok. En azından şimdilik.
Çadırlar, Gözyaşları ve Belirsiz Bir Gelecek
Zorla tahliye edilen aileler, şimdi geçici çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Çocuklar okulsuz, kadınlar güvencesiz. 'Nereye gideceğiz?' sorusu havada asılı kalırken, İsrail yetkilileri 'güvenlik önlemi' açıklaması yapmaktan geri durmuyor. Peki ya insan hakları? Onlar için bu kavram sanırım farklı bir anlam taşıyor.
Bölgedeki uluslararası gözlemciler, durumu 'kabul edilemez' olarak nitelendiriyor. Ama kelimeler yetmiyor. Fiiliyata dökülen bir adalet gerekiyor. Filistinli yetkililer ise bu hareketi 'etnik temizlik' olarak tanımlarken, Arap Birliği'nden sert tepkiler yükseliyor.
Dünya Ne Yapıyor?
Batılı ülkelerden gelen açıklamalar, her zamanki gibi 'dengeli' (!) dilini koruyor. 'Tarafları sakin olmaya çağırıyoruz' cümlesi, artık neredeyse bir şaka haline geldi. Oysa burada sakin olunacak bir durum yok. İnsanların evleri, anıları, gelecekleri ellerinden alınıyor.
Birleşmiş Milletler'in konuya ilişkin acil toplantı çağrısı ise henüz sonuç vermiş değil. Diplomasinin yavaş çarkları, insanların acılarına yetişemiyor. Belki de yetişmek gibi bir niyeti yoktur, kim bilir?
Bu arada sosyal medyada #FreePalestine etiketi yeniden trend oldu. Dünya vatandaşları, en azından sanal ortamda tepkilerini gösteriyor. Ama Filistinli ailelerin ihtiyacı olan şey 'beğeniler' değil, adalet.