Gözlerini kırpmadan ateş ediyorlar. Batı Şeria'nın kadim zeytinliklerinde, asırlık ağaçların gölgesinde yaşanan bu vahşet, adeta normalleştirilmiş bir kabus gibi. Ekim ayı boyunca tam 259 kez... Evet, yanlış duymadınız. İsrail güçleri, ellerinde sadece sepet ve merdiven olan çiftçilere karşı silahlarını konuşturmuş.
Oysa zeytin hasadı bu topraklarda sadece bir tarım faaliyeti değil ki. Binlerce yıllık bir gelenek, kültürel bir miras, ailelerin geçim kaynağı. Ama görünen o ki işgal güçleri için bu sembolik değerin hiçbir önemi yok.
Rakamlar Dehşet Verici
İnsan hakları örgütlerinin derlediği veriler içler acısı. Ekim ayı boyunca kayıtlara geçen saldırıların dağılımı şöyle:
- 145 fiziksel saldırı - sopalar, taşlar, gaz bombaları
- 67 gözaltı ve keyfi tutuklama
- 38 zeytin ağacı kesme ve tahrip etme
- 9 ciddi yaralanma vakası
Bu sayılar sadece resmi kayıtlara geçenler. Ya bildirilmeyen, görmezden gelinen, üstü kapatılanlar? Onları kim bilecek?
Gelenekler Yok Ediliyor
Filistinli aileler için zeytin hasadı nesiller boyu süren bir ritüel aslında. Dedelerden torunlara aktarılan bir bilgelik. Ama işgal güçleri bu kadim geleneği paramparça ediyor. Zeytin ağaçlarını kesmekle kalmıyor, çiftçilerin kendi topraklarına erişimini de engelliyorlar.
Bir düşünün: Sabahın erken saatlerinde tarlasına giden bir çiftçi, silahlı askerler tarafından geri çevriliyor. Belki o ağaçları dedesi dikmiş, belki çocukluğundan beri onların bakımını yapıyor. Ve şimdi... eli kolu bağlı seyretmek zorunda.
Bazı köylüler anlatıyor - göz yaşartıcı gaz bulutları arasında nefes almaya çalışırken, dallardaki zeytinlerin düştüğünü izliyorlarmış. Acımasız bir manzara gerçekten.
Uluslararası Tepkiler Yetersiz Kalıyor
Peki uluslararası toplum ne yapıyor? Birleşmiş Milletler raporlar yayınlıyor, Avrupa Birliği endişelerini dile getiriyor ama sahada değişen bir şey yok. Sanki bu saldırılar 'olağan' kabul edilmiş gibi.
Oysa zeytin ağaçları Filistin direnişinin sembolü haline geldi. Kökleri derinlerde, dalları gökyüzüne uzanmış, dayanıklı... Tıpkı Filistin halkı gibi. Belki de bu yüzden hedef alınıyorlar - hem ekonomik hem de manevi olarak zayıflatmak için.
Gerçek şu ki: Bu saldırılar sadece zeytin ağaçlarına değil, bir halkın geçmişine, şimdisine ve geleceğine yönelik. Ve dünya sessiz kaldıkça, bu karanlık tablo devam edecek gibi görünüyor.