Dünya bir yandan gündelik telaşlarına devam ederken, Gazze'de insanlık adına yürekleri burkan bir trajedi sahnelenmeye devam ediyor. Euro-Med İnsan Hakları Örgütü'nün son açıklamaları, durumun vahametini bir kez daha gözler önüne serdi.
İsrail'in -neredeyse- 'aç bırakarak teslim alma' politikası, uluslararası hukukun çiğnenmesinin ötesinde, insanlık onuruna vurulmuş ağır bir darbedir. Rapora göre Gazze'nin dört bir yanında insanlar temel gıda ihtiyaçlarına ulaşamıyor, çocuklar yetersiz beslenmeden dolayı hayatlarını kaybediyor.
Bir İnsanlık Dramı: Rakamların Arkasındaki Yüzler
2.3 milyon insan. Bu sayıyı bir düşünün. Neredeyse Ankara'nın yarı nüfusu kadar insan, açlığın pençesinde kıvranıyor. Ve bu rakamlar sadece istatistik değil - her birinin arkasında umutsuz bir anne, ağlayan bir bebek, çaresiz bir baba var.
Euro-Med'in ifadesiyle, "İsrail, Gazze halkını açlık ve hastalık yoluyla toplu olarak cezalandırmaya devam ediyor." Bu sözler, durumun vahametini anlatmaya yetiyor da artıyor bile.
Uluslararası Sessizlik: Dünya Nerede?
Peki uluslararası toplum bu insanlık dramı karşısında ne yapıyor? Maalesef beklenen tepkiyi göstermekten çok uzak. Sanki orada yaşananlar normalmiş gibi - olağanmış gibi davranılıyor. Oysa bu, modern zamanların en büyük insanlık ayıplarından biri.
BM'nin soykırım olarak nitelendirdiği bu politikalara karşı etkili yaptırımlar uygulanmıyor. Dünya liderleri kınama mesajları yayınlamakla yetiniyor. Peki bu mesajlar açlıktan kıvranan bir çocuğun karnını doyurur mu?
Gelecek Nesiller Tehlikede
En kötüsü de, bu açlık politikasının uzun vadeli etkileri. Yetersiz beslenen çocuklar sadece fiziksel değil, zihinsel gelişimlerinde de geri dönüşü olmayan hasarlar alıyor. Gazze'nin geleceği, bugün aç bırakılarak yok ediliyor.
Birleşmiş Milletler'in uyarılarına rağmen, insani yardım konvoylarının Gazze'ye girişi hala kısıtlı. Temiz su, ilaç, gıda - en temel insani ihtiyaçlar bile ulaştırılamıyor. Bu neyin savaşıdır ki, sivil halkı hedef alır?
Sonuç olarak, Gazze'de yaşananlar sadece bir insan hakları ihlali değil, insanlığın ortak vicdanına yapılmış bir saldırıdır. Euro-Med'in raporu, bu korkunç gerçeği bir kez daha belgeliyor. Acilen harekete geçilmezse, tarih hepimizi bu sessizliğimizden dolayı yargılayacak.