
Dünya sahnesinde kan ve gözyaşı hiç dinmiyor. Gazze'deki son durum ise yürekleri paramparça eden cinsten. İsrail ordusunun saldırılarıyla hayatını kaybeden Filistinli sayısı korkunç bir rakama ulaştı: 35 binin üzerinde. Bu sayıların ardında ise bombalarla parçalanmış aileler, yok olmuş hayaller ve sessizliğe gömülmüş bir halk var.
Peki uluslararası toplum ne yapıyor? BM İnsan Hakları Konseyi'nin son kararı aslında her şeyi anlatıyor: İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki yerleşim birimi faaliyetlerini durdurması gerektiğini söylüyorlar. Ama kim dinliyor?
ABD'nin İkiyüzlü Oyunu
Washington yönetimi her ne kadar insan haklarından bahsetse de, eylemleri tam tersini gösteriyor. Bir yandan İsrail'e koşulsuz destek verirken, diğer yandan 'insani endişeler' ifadeleri kullanmak inandırıcılığını çoktan yitirdi. Bu ikiyüzlülük uluslararası arenada da tepki çekiyor - haksız da değiller.
BM Güvenlik Konseyi'ndeki son oylama aslında her şeyi anlatıyor. Filistin'in tam üyeliğini destekleyen karar, ABD'nin vetosuyla rafa kalktı. Bu veto, Washington'un gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi.
Uluslararası Tepkiler ve Sessiz Kalınan Gerçekler
Fransa, İsrail'in işgal politikalarını açıkça eleştirirken, birçok ülke de benzer tutum sergiliyor. Ancak sorun şu ki: bu eleştiriler eyleme dönüşmüyor. Sözde kalan her kınama, Gazze'deki acıyı daha da derinleştiriyor.
İsrail yetkililerinin açıklamaları ise durumun vahametini perdelemeye yetmiyor. 'Güvenlik operasyonu' maskesi altında yürütülen bu saldırılar, artık kimseyi kandıramıyor. Uluslararası hukuk açıkça ihlal edilirken, dünyanın seyirci kalması ise ayrı bir trajedi.
Gazze'de yaşananlar sadece bir insanlık krizi değil, aynı zamanda uluslararası sistemin çöküşünün de bir göstergesi. Güçlü olanın haklı sayıldığı bu düzende, masumların hayatı hiçe sayılıyor. Ve ABD'nin rolü? Maalesef bu trajedideki baş aktörlerden biri olarak tarihe geçecek gibi görünüyor.