Olayın üzerinden zaman geçti ama acılar taze. İsrail'in o korkunç saldırısında hayatları altüst olan 249 aktivistten tam 96'sı, adaletin peşini bırakmıyor. Sanki dün gibi hatırlıyorlar her şeyi.
Biliyor musunuz, bu insanlar sadece rakam değil. Her biri farklı hikayeleri, farklı hayalleri olan insanlar. Ve şimdi hepsi aynı şeyin peşinde: Haklarının teslim edilmesi.
Adalet Yolunda Kararlılık
Şikayetçi sıfatıyla ifade veren aktivistlerin sayısı -inanın bana- azımsanacak gibi değil. 96 kişi! Bu, olayın ciddiyetini gösteriyor aslında. Her biri ayrı ayrı gelip anlatıyor yaşadıklarını. Zor iş tabii, ama mecburi bir yol.
O gün orada olanlar için her şey çok net. Saldırının izleri -fiziksel ve psikolojik- hâlâ duruyor üzerlerinde. Kimi kolunda, kimi bacağında, kimi de yüreğinde taşıyor o günün anılarını.
Sivil Toplumun Desteği
Sivil toplum kuruluşları da bu süreçte yalnız bırakmıyor mağdurları. Hukuki süreçte aktif rol alıyorlar, destek oluyorlar. Adeta bir kalkan gibi koruyorlar hak sahiplerini.
Düşünsenize, böyle durumlarda yalnız hissetmek en kötüsü. Ama bu insanlar yalnız değil - en azından şimdilik. STK'ların desteği, onlar için büyük bir güç kaynağı oluyor.
Uluslararası Boyut
Olay sadece yerel değil tabii. Uluslararası arenada da yankı buluyor. İnsan hakları ihlalleri -özellikle bu kadar net ve belgelenmiş olun- görmezden gelinemiyor artık.
Belki de en önemli nokta bu: Dünya artık daha farklı izliyor her şeyi. Sosyal medya, anlık haberleşme derken, olan biten ışık hızında yayılıyor. Bu da mağdurlar için bir avantaj aslında.
Sonuçta, 249 kişinin 96'sı sadece bir başlangıç. Diğerleri de -umarım- benzer yolu izleyecek. Çünkü adalet sadece onlar için değil, hepimiz için gerekli.
Bu süreç bize gösteriyor ki, hak arayışı kolay değil. Uzun, yorucu ve bazen umut kırıcı olabiliyor. Ama pes etmemek lazım - tıpkı bu 96 aktivist gibi.