İngiltere Başbakanı Starmer: Müslümanlara Nefret Suçları Rekor Seviyede
Starmer: Müslümanlara nefret kabul edilemez

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, ülkedeki Müslüman topluma yönelik nefret suçlarının endişe verici boyutlara ulaştığını resmen kabul etti. Starmer, parlamentoda düzenlenen haftalık soru-cevap oturumunda bu konuyu gündeme getirerek önemli açıklamalarda bulundu.

Parlamentoda Kritik Açıklamalar

İşçi Partisi Milletvekili Afzal Khan'ın, artan İslam karşıtı nefretle mücadele için hükümetin alacağı önlemleri sorması üzerine Başbakan Starmer kapsamlı bir yanıt verdi. Starmer, konuyu parlamentoya taşıdığı için Khan'a teşekkür ederek başladığı konuşmasında, Müslümanlara yönelik nefretin kesinlikle kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Başbakan, toplumda yükselen bu nefret dalgasının mutlaka ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Starmer, "Müslümanlara karşı nefret kabul edilemez ve toplumumuzda yeri yok. Bu olaylardaki artış ele alınmalı" ifadelerini kullandı.

Somut Önlemler Açıklandı

Hükümetin bu sorunla mücadele için somut adımlar attığını belirten Starmer, üç temel önlem paketi açıkladı. Ülke genelindeki camiler ve Müslümanlara ait inanç temelli okulların güvenliği için ayrılan fonların artırıldığını duyurdu.

Bunun yanı sıra, Müslümanlara yönelik nefreti izlemek ve mağdurları desteklemek için yeni bir fon oluşturulduğu bilgisini paylaştı. Starmer ayrıca, Müslümanlara yönelik nefretin tanımını netleştirmek için çalışmaların sürdüğünü de sözlerine ekledi.

Yeni Destek Programı Devreye Giriyor

Starmer'ın açıkladığı yeni program kapsamında, nefret suçlarının daha yakından izleneceği ve bu konuda daha etkin bir mücadele yürütüleceği bildirildi. Başbakan, milletvekili Khan'ın bu konudaki ısrarlı mücadelesini takdirle karşıladığını ifade etti.

İngiltere'de son dönemde Müslümanlara yönelik nefret suçlarının rekor seviyelere ulaşması, hükümeti harekete geçmek zorunda bıraktı. Alınan bu yeni önlemlerin, toplumda artan ırkçı ve yabancı düşmanı saldırılara karşı etkili bir çözüm sunması bekleniyor.

Starmer'ın bu açıklamaları, İngiltere'deki Müslüman toplumun güvenliği konusunda hükümetin kararlılığını gösterirken, aynı zamanda toplumsal barışın korunmasına yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.