Olay tam bir kabus gibi başladı aslında. Sakin denizlerde seyreden insani yardım gemileri, kimsenin beklemediği bir anda İsrail güçlerinin hedefi haline geldi. Sumud Filosu adı verilen bu sivil topluluk, belki de en masum amaçlarla yola çıkmıştı - insani yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak.
Ama görünen o ki, iyilik yapmanın bile bedeli ağır olabiliyor bu coğrafyada.
Aşdod Limanı'ndan Yürek Burkan Manzaralar
A-Haber muhabirinin aktardığına göre, olay yerine ilk ulaşan gazeteciler bile gördükleri karşısında şok oldu. Aşdod Limanı adeta bir askeri üsse dönüşmüştü. Silahlı askerler, gözleri bağlı aktivistler, uluslararası hukuku hiçe sayan bir müdahale... Hepsi oradaydı.
Muhabirimiz anlatıyor: "Gözlerimle gördüm, inanamadım. İnsani yardım için yola çıkan bu insanlar, sanki tehlikeli suçlularmış gibi muamele gördü. Elleri kelepçeli, gözleri bağlı bir şekilde limana getirildiler."
Uluslararası Hukuk Çiğnendi mi?
Bu saldırının en can alıcı noktası, uluslararası sularda gerçekleşmiş olması. Yani İsrail'in yargı yetkisi dışında bir bölge. Peki ama nasıl oldu da bir devlet, kendi sınırları dışında böyle bir operasyon düzenleyebildi? Bu soru, uluslararası hukuk uzmanlarının kafasını karıştırmaya devam ediyor.
Bir hukukçuya danıştım geçenlerde, "Bu durum ciddi bir ihlal" diyordu. "Uluslararası sular, tüm devletlerin serbestçe kullanabildiği alanlardır. Böyle bir müdahale, deniz hukukunun açık ihlali anlamına geliyor."
Aktivistlerin Akıbeti Ne Oldu?
En merak edilen soru bu: O gemidekiler şu an nerede? Ne durumdalar? Aldığım bilgilere göre, gözaltına alınan tüm aktivistler Aşdod Limanı'na getirilmiş. Buradan da çeşitli sorgu merkezlerine dağıtılmışlar.
İşin ilginç yanı, İsrail yetkililerinin bu konuda son derece ketum davranması. Ailelere bile doğru düzgün bilgi verilmiyor. Sanki orada hiç kimse yokmuş, hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar.
- En az 25 aktivist gözaltında
- Sorgular devam ediyor
- Sağlık durumları hakkında net bilgi yok
- Uluslararası kuruluşlar harekete geçti
Düşünsenize, sırf insani yardım götürdüğünüz için bir anda kendinizi yabancı bir ülkenin limanında gözaltında buluyorsunuz. Ne hissederdiniz? Korku? Öfke? Çaresizlik?
Sessiz Kalan Dünya
Belki de en rahatsız edici olan, uluslararası toplumun bu olaya gösterdiği tepki - ya da tepkisizlik. Sanki herkes olan biteni izliyor ama müdahale etmek için bir neden göremiyor. Oysa bu tür ihlaller hepimizin sorunu değil mi?
Birleşmiş Milletler'den şimdiye kadar ciddi bir açıklama gelmedi. Avrupa Birliği ise "diyalog" çağrısı yapmakla yetindi. Peki ya insan hakları? Ya uluslararası hukuk? Bunlar sadece kağıt üzerinde mi kalacak?
Son düşünce: Belki de en trajik olan, iyilik yapmaya çalışan insanların bu şekilde cezalandırılması. Sumud Filosu'ndaki her bir aktivist, insanlık adına bir umut ışığıydı aslında. Şimdi o ışığın sönüp sönmediğini merak ediyoruz hep birlikte.
