İsrail, Gazze'de gerçekleştirdiği operasyonlarla ilgili soykırım suçlamalarına karşı harekete geçti. İsrailli askeri tarihçi Danny Orbach'a hazırlatılan bir rapor, Almanya Federal Meclisi'nde sunularak uluslararası kamuoyuna 'bir soykırımın söz konusu olmadığı' anlatılmaya çalışıldı. 2 Aralık 2025 tarihinde gerçekleşen bu sunum, tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Orbach'ın Çarpıcı İddiaları ve Raporun İçeriği
Tarihçi Danny Orbach, Federal Meclis'te yaptığı sunumda hazırladığı raporun, İsrail'in Gazze'de soykırım yaptığı iddialarını çürüttüğünü ileri sürdü. Orbach, İsrail'i soykırımla suçlayanları 'tek yanlı' davranmakla itham etti. Ona göre, Birleşmiş Milletler raporları, uluslararası medya ve bazı bilim insanları yanlış bir fikir birliği yaratarak bilgileri çarpıtmış ve bir 'yankı odası' oluşturmuştu.
Orbach'ın iddiaları daha da ileri giderek, BM Genel Sekreteri ve uluslararası mahkemelerin dahi bu çarpıtılmış verilerle hareket ettiğini öne sürdü. Dünya medyasında çıkan ve ölü bebekleri konu alan haberleri 'abartılı' bulan Orbach, sivillere yönelik saldırılarda 'gözle görülür bir soykırım niyeti olmadığını' savundu.
Objektiflik İddiası ve Almanya'nın Tutumu
Orbach, sunumunda sivillere yönelik saldırıların çoğunun, Hamas'ın yerleşim alanlarına yerleştirdiği askeri hedeflere yönelik olduğunu öne sürerek İsrail'in tutumuna bir kılıf aradı. Bu raporun Almanya'da referans gösterilmeye başlandığı ifade ediliyor. Analistler, bu durumu İsrail ve Almanya'nın soykırım tartışmalarına yönelik ortak bir söylem geliştirmesi olarak yorumluyor.
Her iki ülkenin de benzer bir strateji izlediği gözlemleniyor: Soykırımı haberleştiren medya kuruluşlarını İsrail karşıtı olmakla, savaş suçlarını soykırım olarak niteleyenleri ise antisemitizmle suçlamak. Bu yaklaşım, uluslararası insan hakları örgütlerinden ve bazı hukuk çevrelerinden ciddi eleştiriler alıyor.
Sonuç ve Uluslararası Tepkiler
Danny Orbach'ın raporu ve Almanya'daki sunumu, Gazze'de yaşananlara dair uluslararası hukuki ve ahlaki tartışmaları derinleştirdi. İsrail'in, soykırım iddialarını bertaraf etmek için akademik bir raporu araç olarak kullanması dikkat çekti. Ancak, raporun tek taraflı olduğu ve bağımsız uluslararası kuruluşların bulgularını görmezden geldiği yönünde güçlü eleştiriler var.
Olay, uluslararası hukukun karmaşık siyasi çıkarlar karşısında nasıl manipüle edilmeye çalışıldığının bir örneği olarak kayıtlara geçti. Sürecin, uluslararası mahkemelerdeki olası yargılama süreçlerini de etkileyecek bir propaganda çabası olarak değerlendirilmesi muhtemel.