Okyanusun ötesinden gelen bir feryat bu. Adeta yürekleri burkan, içe işleyen bir ses... Amerika'da tutuklu bulunan Türk bilim insanının ailesi, artık dayanma gücünün sınırlarına geldiklerini belirtiyor. Ve kamuoyuna sesleniyorlar - hem de nasıl bir sesleniş!
Durum gerçekten vahim. Ailenin anlattıklarına bakılırsa, tutuklu bilim insanının sağlık durumu giderek kötüleşiyor. Üstelik bulunduğu koşullar da hiç iç açıcı değil. Aile fertleri, gözlerindeki endişeyle anlatıyorlar: "Temel insan hakları ihlal ediliyor" diyorlar. Bu kadar net, bu kadar acı...
Adalet mi, Adaletsizlik mi?
Aslında mesele sadece tutukluluk hali değil. Daha derinlerde yatan bir adaletsizlik var gibi. Aile, sevdiklerinin adil yargılanma hakkından mahrum bırakıldığını iddia ediyor. Savunma hakkının kısıtlandığını, sürecin şeffaf yürütülmediğini söylüyorlar. Haklılar mı? Bilemeyiz tabii, ama söyledikleri gerçekten düşündürücü.
Şöyle bir düşünün: Kendi ülkenizden binlerce kilometre uzakta, farklı bir hukuk sisteminde, farklı bir dilde savunma yapmaya çalışıyorsunuz. Zor olmalı, değil mi? Ailenin endişeleri de bu noktada başlıyor işte.
Uluslararası Topluma Çağrı
Aile, artık sessiz kalmak istemiyor. Tüm dünyaya, özellikle de insan hakları örgütlerine sesleniyorlar. İstedikleri şey aslında çok basit - evet, gerçekten basit: Adil yargılama ve güvenli bir alan. Ne fazlası, ne eksiği.
Peki neden şimdi? Neden bu çağrıyı şu an yapıyorlar? Sanırım bardağı taşıran son damla gelmiş. Belki de durumun daha da kötüleşeceğinden korkuyorlar. Kim bilir...
Bu arada, ailenin avukatları da sürece dahil olmuş durumda. Yaptıkları açıklamalara bakılırsa, hukuki mücadele tüm hızıyla sürüyor. Ancak aile, sadece hukuki sürece güvenmek istemiyor. Kamuoyu baskısının da etkili olacağını düşünüyorlar. Haklı olabilirler mi? Belki de evet.
İnsanlık Sınavı
Aslında bu olay, hepimizin insanlık sınavı gibi bir şey. Bir bilim insanı - evet, bilimle uğraşan, belki de insanlığa katkı sağlamaya çalışan biri - zor durumda. Ailesi çaresiz. Ve biz uzaktan izliyoruz.
Ailenin son sözleri ise oldukça anlamlı: "Sadece adalet istiyoruz. Başka bir şey değil." Ne kadar haklılar, değil mi? Çünkü adalet sadece onlar için değil, hepimiz için gerekli. Yoksa değer mi?