Dünya adaletin tecelli edip etmeyeceğini merakla beklerken, Lahey'de alınan bir karar her şeyi değiştirebilir. Uluslararası Ceza Mahkemesi -evet, o çok tartışılan mahkeme- nihayet harekete geçti gibi görünüyor.
Savcı Karim Khan'ın söyledikleri tam anlamıyla bomba etkisi yarattı. İsrail'in Gazze'deki operasyonlarının 'soykırım' kapsamında değerlendirilebileceğini söylemesi, uluslararası hukukta nadir görülen bir hamle. Bu kadar yüksek perdeden bir suçlama, normalde çok daha uzun süren diplomatik danslar olmadan yapılmazdı.
BM Raporu Her Şeyi Değiştirdi
Birleşmiş Milletler'in yayınladığı o çarpıcı rapor, her şeyi tersine çevirdi. BM uzmanları İsrail'i 'imha niyeti' olmakla suçluyor. Bu ifade -biliyorsunuz- hukuki anlamda çok ağır. Sıradan bir savaş suçu değil, çok daha korkunç bir şey.
Raporda neler yok ki? Sivil altyapının sistematik yıkımı, açlık krizi, hastanelerin hedef alınması... Bunların hepsi tek tek belgelenmiş durumda. Mahkeme bu delilleri görmezden gelemezdi zaten.
Tarihi Bir Dava Kapıda
Şimdi asıl mesele şu: Mahkeme gerçekten dava açacak mı? Bu sorunun cevabı, uluslararası hukukun geleceğini belirleyecek. Çünkü böyle bir dava açılırsa, İsrail liderleri için ciddi sonuçlar doğurabilir.
Karar aşamasında neler oluyor? Mahkeme heyeti şu anda iki önemli soruya cevap arıyor: Birincisi, İsrail'in eylemleri soykırım tanımına uyuyor mu? İkincisi, mahkemenin bu konuda yargılama yetkisi var mı?
Bu ikinci soru özellikle önemli çünkü İsrail Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf değil. Ama -işin ilginç yanı- Filistin taraf olduğu için mahkeme Gazze'deki olaylara bakabiliyor.
Dünya Nefesini Tutmuş Bekliyor
Ortadoğu'da zaten gergin olan diplomasi iyice kızışacak gibi görünüyor. Bazı Batılı ülkeler mahkemenin kararını etkilemeye çalışıyor olabilir ama Khan'ın bu kadar net konuşması, işlerin değiştiğine işaret.
Peki ya sonra? Eğer dava açılırsa, bu sadece İsrail için değil, tüm dünya için bir dönüm noktası olacak. Güçlü devletlerin yargılanamayacağı efsanesi belki de son bulacak.
Gerçek şu ki, Gazze'de yaşananlar insanlık vicdanını derinden yaralıyor. Şimdi soru şu: Uluslararası hukuk bu yaraya merhem olabilecek mi, yoksa güç politikaları bir kez daha galip mi gelecek?