Bazen hayat, senaryoların ötesinde bir gerilim filmine dönüşebiliyor. Öyle ki, bazıları için bu filmde başrol oynamak bile bir seçenek değil. İşte o isimsiz kahramanlardan biri, yaşadıklarını ilk kez bu kadar net anlatıyor.
'Yalnızca siyasi olarak değil, adeta bir gölge gibi peşimdeydiler,' diye başlıyor sözlerine. Sanki bir John le Carré romanından fırlamış gibi duran bu hikaye, aslında tamamen gerçekler üzerine kurulu.
Ölüm Listesindeki İsim
O günleri anlatırken ses tonındaki titreme hâlâ hissediliyor: 'Sabah uyandığımda, ismimin bir listede olduğunu öğrendim. Sıradan bir liste değildi bu. Adeta bir av belgesiydi.'
Peki nasıl kurtuldu bu tehlikeli oyundan? İşte o kısım da en az kendisi kadar ilginç. 'Belki de hayatım boyunca yaptığım en iyi poker yüzüydü,' diye ekliyor gülümseyerek.
Gölge Oyunları
O dönemde yaşananları 'Soğuk Savaş dönemi senaryolarını aratmayan bir gerilim' olarak tanımlıyor. 'Telefonlar dinleniyor, postalar açılıyor, her adım takip ediliyordu. Paranoyak olmamak elde değildi.'
- 24 saat gözetim altında tutulduğu günler
- Arabasına yerleştirilen dinleme cihazları
- 'Kaza' süsü verilmeye çalışılan suikast girişimleri
Bütün bunlar, bir insanın psikolojisini nasıl etkilerdi sizce? 'Uyku nedir unuttum,' diyor gözlerindeki yorgunlukla. 'Rüyalarımda bile takip edildiğimi görüyordum.'
Kaçış ve Yeniden Doğuş
Sonunda dayanamayıp ülkeyi terk etme kararı aldığında, aslında bir bakıma kendini yeniden var etmeye başladığını söylüyor. 'Pasaportumda başka bir isim, cebimde başka bir kimlikle... Sanki bir casus filmindeydim.'
Yıllar sonra geri döndüğünde ise işler çok değişmiş. 'Artık gölgeler dağılmıştı. Ama o günlerin izleri,' diyor kolundaki yara izini göstererek, 'hiçbir zaman tamamen silinmeyecek.'
Bu hikaye size ne anlatıyor? Belki de güç mücadelelerinin perde arkasında, medyanın asla göremediği yüzlerce benzer trajedi yatıyor. Kim bilir...
