Avrupa Parlamentosu, yine bildik oyunlarına devam ediyor. Bu seferki hedefte ise Kıbrıs'taki insanlık dramı var - ama sadece bir tarafın dramı tabii ki.
Geçtiğimiz günlerde kabul edilen o tartışmalı raporda, 1963-1974 yılları arasında kaybolan Kıbrıslı Türkler adeta yok sayıldı. Sanki hiç yaşanmamış gibi, hiç acı çekilmemiş gibi... İnsan hakları savunucusu geçinen kurumun bu çifte standardı gerçekten şaşırtıcı değil mi?
Tarihin Çöplüğüne Atılan Acılar
Oysa rakamlar çok net: Resmi kayıtlara göre iki binin üzerinde Kıbrıslı Türk, o karanlık yıllarda kayboldu. Aileler hâlâ ne olduğunu bilmiyor, mezarlarını bile ziyaret edemiyorlar. Fakat Avrupa Parlamentosu'nun gözünde bu acılar yok. Sadece bir tarafın mağduriyeti önemli görünüyor.
Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği'nin sözcüsü, sesi titreyerek anlatıyor: "Bizim çektiğimiz acılar sanki hiç yaşanmamış gibi davranılıyor. Bu sadece siyasi bir mesele değil, insanlık meselesidir."
Diplomasinin İkiyüzlü Yüzü
Aslında olan biten, uluslararası diplomasinin ne kadar seçici davranabildiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Aynı coğrafyada yaşanan benzer acılar arasında bile ayrım yapılabiliyor. Bu durum, insan hakları söyleminin gerçekte ne kadar araçsallaştırılabildiğinin acı bir göstergesi.
Türkiye Dışişleri'nden gelen tepki ise oldukça sert: "Bu yaklaşım, Kıbrıs meselesinin adil ve kalıcı çözümüne hiçbir katkı sağlamamaktadır." Haklılar da - nasıl sağlasın ki?
Unutulanların Sessiz Çığlığı
Ortada trajik bir ironi var: Kayıp kişilerin akıbetleri hâlâ bilinmezken, Avrupa Parlamentosu'nun bu tavrı adeta ikinci bir kayıp yaşatıyor. Bu sefer tarihin hafızasından kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyalar.
Kıbrıslı Türk yetkililerin deyimiyle, "Bu durum barış çabalarına gölge düşürüyor." Ve maalesef gölge giderek büyüyor.
Peki ne olacak? Bu adaletsizlik devam edecek mi? Yoksa uluslararası toplum bir gün gerçekten tarafsız bir şekilde Kıbrıs'ın tüm mağdurlarını hatırlayacak mı? Cevabı zaman gösterecek ama şimdilik acılar unutulmaya devam ediyor.