AK Partili Özcan'dan CHP'li Başarı'ya Sert Tokat: 'Masa Altı' Sözleri Meclis'i Ayağa Kaldırdı!
AK Partili'den CHP'li'ye Sert Tokat: Masa Altı Krizi

Meclis koridorlarında dün öyle bir söz dolaştı ki, siyasi havayı anında elektriklendirdi. CHP'li Ali Mahir Başarı'nın kullandığı "masa altı" ifadeleri, adeta bir fişek gibi patladı ve AK Parti sıralarından gürleyen bir yanıt buldu.

Olayın detaylarına inecek olursak—ki bu tür siyasi gerilimler her zaman ilginçtir—Başarı'nın sözlerinin tam olarak nereye oturduğunu anlamak lazım. Kendisi, hükümetin icraatlarını eleştirirken öyle bir dil kullanmış ki, muhalefet ile iktidar arasındaki gerilim tavan yapmış.

Özcan'ın Sert Çıkışı: "Siyaseti Kirletmeyelim"

AK Parti Grup Başkanvekili Özcan'ın yanıtı ise beklenenden de sert oldu. Meclis kürsüsünden gelen o cümleler, adeta bir uyarı ateşi gibiydi: "Siyaseti kirletmeye kimsenin hakkı yok!" diye haykırdı Özcan, sesindeki o titreme herkesi etkilemişti doğrusu.

Şimdi—düşünün bir—siyasi tartışmalar elbette olacak. Ama dilin sınırları var. Özcan'ın da altını çizdiği gibi, meclis çatısı altında herkesin söz hürriyeti kadar sorumluluğu da bulunuyor. Bu dengeyi korumak, hepimizin görevi değil mi?

Gerilim Nereden Kaynaklanıyor?

Aslında bu tür tartışmaların kökleri daha derinlerde yatıyor. Siyasi kutuplaşma—ne yazık ki—dilimizi de etkiliyor. Başarı'nın "masa altı" vurgusu, iktidar-muhalefet ilişkilerindeki gerginliği bir kez daha gözler önüne serdi.

Öte yandan Özcan'ın tepkisi de boşuna değil. AK Parti sözcüsü, muhalefetin eleştiri hakkını kabul etmekle birlikte, dilin sınırlarının aşılmaması gerektiğini vurguladı. Haklı mı? Bence bu konuda haklılık payı var.

Sonuçta—siyaset zor zanaat. Hem muhalefet etmek hem de sınırları korumak... İşte bütün mesele bu!

Siyasi Havada Gerilim Artıyor

Bu tartışma, aslında daha büyük bir resmin parçası. Meclis'te son dönemde yaşanan gerilimler—şahsen düşünüyorum da—siyasi iklimi oldukça etkiliyor. Tarafların birbirini dinleme ihtimali azalıyor, sesler yükseliyor.

Peki çözüm? Belki de—sadece belki—biraz daha fazla diyalog. Biraz daha anlayış. Ama bunlar kolay sözcükler tabii, uygulamaya gelince iş değişiyor.

Önümüzdeki günlerde bu gerilimin nasıl seyredeceğini hep birlikte göreceğiz. Umuyorum ki—gerçekten umuyorum—taraflar daha yapıcı bir dil bulabilir.