Meclis'in o heybetli koridorlarında dün yine gerilim tavan yapmıştı. MHP Lideri Devlet Bahçeli, sıradan bir gün olmayacağını hissettiren o keskin bakışlarıyla kürsüdeydi işte. CHP'li vekillerin son zamanlardaki tavrına dair içi içini kemiriyordu besbelli.
"Bu Gazi Meclis" diye başladı konuşmasına, sesinde hem bir uyarı hem de derin bir hayal kırıklığı vardı, "siyasi pervasızlıkların, hoyratça davranışların, saygısızca çıkışların sahnesi asla olamaz ve olmamalıdır."
Pervasizlik mi Dediniz?
Evet, tam da bu kelimeyi kullandı Bahçeli. Pervasizlik. Yani ölçüyü kaçırmak, sınır tanımamak, haddini bilmemek. CHP'lilerin Meclis'teki davranışlarını tarif etmek için seçtiği sözcük buydu. Düşünsenize - bu tarihi kurum, milletin iradesini temsil eden bu kutsal mekan, nasıl olur da bazı siyasetçilerin kişisel hırslarına kurban gidebilir?
Bahçeli'nin ses tonundaki o titreme gerçekten samimiydi. Yılların siyasetçisi olmanın verdiği o tecrübeyle konuşuyordu adeta. "Bu meclis" diyordu, "sadece bugünün değil, yarınların da teminatıdır."
- Meclis'in saygınlığının korunması gerektiğini vurguladı
- CHP'li vekillerin son dönemdeki tutumunu eleştirdi
- Siyasi mücadelenin sınırları olduğunu hatırlattı
- Tarihi sorumluluğun altını çizdi
Aslında her şey çok basit aslında. Meclis dediğin yer - hele ki bizim Gazi Meclis'imiz - siyasi kavgaların değil, milletin derdiyle dertlenmenin mekanı olmalı. Ama gel gör ki bazıları bunu unutmuşa benziyor.
Tarihten Gelen Bir Uyarı
Bahçeli konuşmasında adeta tarihe not düşüyordu. Şu cümleler particularly çarpıcıydı: "Bu çatı altında yapılan her konuşma, alınan her karar, sadece bugünü değil yarını da etkiler." Haklı değil mi? Meclis'te sergilenen tavırların toplumun her kesiminde yankı bulduğunu hepimiz biliyoruz.
Peki ya CHP'liler? Onlar bu uyarıları nasıl karşıladı? Kürsüdeki yüz ifadeleri oldukça anlamlıydı doğrusu. Kimi kaşlarını çatmış dinliyor, kimi not alıyor, kimi de bakışlarını kaçırıyordu. İçlerinden "ama biz..." diyecek gibi olanlar vardı elbet, ama Bahçeli'nin o kararlı duruşu karşısında susmayı tercih ettiler.
Sonuçta ne mi oldu? Meclis'te bir kez daha gözler önüne serildi ki siyasi mücadele elbette olacak, tartışmalar sürecek - ama her şeyin bir sınırı var. Bahçeli'nin deyişiyle, "Bu milletin temsilcileri olarak hepimizin ortak paydası, Türkiye'nin çıkarlarıdır."
Gün bittiğinde herkes dağılırken, koridorlarda dolaşan tek bir soru vardı: Acaba bu uyarı işe yarayacak mı? Meclis'teki siyasi pervasızlıklar son bulacak mı? Bunu zaman gösterecek elbet...