CHP'nin İçindeki Fırtına: Eski Muhafızlar ile Yeni Eklemeler Arasında Gerilim Tırmanıyor!
CHP'de Eski ile Yeni Arasında Sessiz Hesaplaşma

Ankara'da siyasetin nabzını tutanlar, CHP'nin son aylardaki içsel sarsıntılarını yakından takip ediyor. Durum hiç de iç açıcı değil. Parti, adeta kendi kabuğuna çekilmiş, derin ve çok katmanlı bir krizin içinde debelenip duruyor.

Peki nedir bu krizin özü? Aslında bakarsanız, bu bir nevi kimlik bunalımı. Parti içinde siyaset yapmayı öğrenen, yılların emeği ve birikimi olan kesimle, son dönemlerde partiye eklemlenen, farklı kanallardan gelen isimler arasında giderek derinleşen bir ayrışma söz konusu. Bu, sıradan bir fikir ayrılığından çok daha fazlası; bir hesap verme, bir hesaplaşma süreci adeta.

Köklü Değişim Rüzgarları ve Direnç

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun öncülük ettiği değişim ve dönüşüm çabaları, partinin geleneksel yapısında beklenmedik sarsıntılara yol açtı. Kimileri bu hamleleri partiyi çağa uydurmak için gerekli bir adım olarak görürken, partinin 'eski muhafız'ları ise bu hızlı değişimi içlerine sindiremiyor. Adeta bir kültür şoku yaşıyorlar.

Burada mesele sadece fikirler değil, aynı zamanda bir güç mücadelesi. Parti mekanizması içinde yer edinme, söz sahibi olma ve politika yönlendirme konusunda iki farklı damar arasında belirgin bir gerilim hüküm sürüyor. Bu gerilim, bazen sessiz sedasız, bazen de alenen partinin çeşitli kademelerine yansıyor.

Ankara Koridorlarındaki Fısıltılar

Ankara'nın politik koridorlarında dolaşan söylentilere göre, taraflar arasındaki güvensizlik had safhada. Bir taraf diğerini 'parti ruhunu anlamamakla', diğer taraf ise onları 'değişime direnmekle ve statükoculukla' suçluyor. Bu karşılıklı suçlamalar, partinin ortak bir dil bulmasını ve tek vücut halinde hareket etmesini giderek zorlaştırıyor.

Bu iç çekişmeler, kaçınılmaz olarak partinin genel performansına da yansıyor. Seçmen nezdinde tek bir ses, net bir söylem yerine, zaman zaman birbirini tekzip eden açıklamalar ve tutarsız duruşlar göze çarpıyor. Bu durum, partinin hem meclisteki hem de sahada etkinliğini baltalayan en büyük handikaplardan biri haline gelmiş durumda.

Sonuç olarak, CHP'nin önünde iki yol var: Ya bu içsel hesaplaşmayı yönetebilecek, tüm tarafları kucaklayacak uzlaştırıcı bir dil bularak yoluna devam edecek, ya da bu parçalanmışlık hali onu daha da zor bir siyasi döneme hazırlıksız yakalayacak. Siyasetin keskin dilinde, iç sorunlarını çözemeyen partilerin dışarıdaki mücadeleleri de zayıf düşer. CHP'nin bu sınavı nasıl vereceği, önümüzdeki dönemin en çok merak edilen siyasi gelişmelerinden biri olacak gibi görünüyor.