Günlerdir siyaset koridorlarında dolaşan o gerilim, nihayet resmi bir ağızdan yanıt buldu. İletişim Başkanı Fidan'ın ses tonundaki o keskin vurgu, her kelimenin altını çizercesine...
"Bakın," diyor Fidan, "demokrasi dediğimiz şey sadece sandık ve oy sayısından ibaret değil. Onun bir ruhu var, bir vicdanı. İşte tam da bu noktada muhalefetin son çıkışları, o ruhta onarılması güç yaralar açıyor."
Demokrasiye Darbe mi Vuruluyor?
Fidan'ın üzerine basa basa vurguladığı o kritik nokta: Siyasi eleştiri ile demokratik değerleri aşındırma arasındaki ince çizgi. CHP'nin son dönemdeki söylemlerinin -nasıl desem- bu çizgiyi fazlasıyla zorladığını düşünüyor.
"Eleştiri elbette olacak," diye ekliyor, "ama muhalefet görevi, ülkenin temel taşlarını oymak değil, güçlendirmek olmalı. Maalesef son açıklamalar, iklimi zehirliyor."
Fidan'dan Çarpıcı Analiz
Konuşmasının en dikkat çeken bölümlerinden birinde, Fidan adeta bir siyaset bilimci edasıyla şu tespiti yapıyor:
- Muhalefetin dilinin giderek yapıcı olmaktan uzaklaştığını
- Bu durumun toplumsal uzlaşıya ket vurduğunu
- Demokratik kurumlara olan güveni aşındırdığını
"Yani," diye özetliyor, "siyasi rekabet ile ülke menfaati arasındaki deneyi kaybetmek üzereyiz."
Peki Ya Çözüm?
Fidan'ın bu konudaki önerisi net: Daha sorumlu bir muhalefet dili. "Unutmayalım ki," diyor, "demokrasi sadece iktidarın değil, muhalefetin de olgunluğuyla ayakta kalır."
Son sözü ise oldukça manidar: "Tercih sizin - ya demokrasinin ruhunu birlikte iyileştiririz, ya da hep birlikte yaralarını sarmaya çalışırız."
Bu açıklamalar, Türk siyasetindeki gerilimin daha da artacağının sinyallerini veriyor. Fidan'ın sözlerinin yankısı, önümüzdeki günlerde mutlaka duyulacak gibi...
