
Siyaset arenasında yine fırtınalar esiyor. CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İngiliz yetkililerle yaptığı görüşmede Türkiye'nin iç işlerini eleştirdiği iddiaları, adeta bir yangına körükle gitmek gibi oldu. Kimilerine göre bu, muhalefetin 'yabancı aktörlere sığınma' alışkanlığının son halkasıydı.
Olayın detaylarına bakıldığında, İmamoğlu'nun İngiltere'nin başkenti Londra'da gerçekleştirdiği temaslarda, Türkiye'nin demokrasi standartları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın politikaları hakkında eleştiriler yönelttiği öne sürülüyor. Tabii bu iddialar, 'CHP'nin şikayet kapısı yine Batı oldu' yorumlarına yol açtı.
Muhalefetin Batı'ya Açılan Kapısı
Aslında bu durum, muhalefet partileri için yeni sayılmaz. Daha önce de benzeri görüşmeler ve açıklamalar, 'Türkiye'nin iç işlerinin yabancı mercilere taşınması' olarak yorumlanmıştı. Ancak İmamoğlu'nun bu hamlesi, özellikle sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.
Bir tarafta 'uluslararası diplomasi' diyenler, diğer yanda 'iç siyasete müdahale' çizgisinde duranlar... Ortada ise şu soru: Muhalefet, eleştirilerini yabancı temsilcilerle paylaşarak neyi hedefliyor?
Siyasi Tepkiler ve Sosyal Medya Fırtınası
Olayın duyulmasıyla birlikte, AK Parti sözcülerinden sert açıklamalar geldi. 'Milli iradeye saygısızlık', 'dış güçlere şikayet kültürü' gibi ifadeler, siyasi dilin sertleştiğini gösteriyor. Öte yandan, CHP'liler ise bu iddiaları 'asılsız' olarak nitelendirip, 'diplomatik nezaketin iç siyasete malzeme yapılmasını' eleştirdi.
Sosyal medyada durum daha da ilginç. Hashtag'ler birbirini kovalıyor, taraflar adeta dijital cephede savaşıyor. Kimi 'İmamoğlu vatan haini' diye tweet atarken, kimi de 'Demokrasi için küresel dayanışma şart' diyor.
Peki bu tartışmaların altında yatan gerçek ne? Belki de cevap, Türk siyasetinin kronikleşmiş kutuplaşma sorununda yatıyordur. Ya da uluslararası ilişkilerin iç politika malzemesi yapılmasının kaçınılmaz sonucu...