Ankara'da siyasetin nabzı bugünlerde oldukça yüksek atıyor. Meclis koridorlarında dolaşan son dakika haberleri, İnsan Hakları Komisyonu'nun İmralı konusundaki tavrını netleştirdi. Komisyon Başkanı'nın sözleri adeta bir bomba etkisi yarattı.
"Biz oraya gitmeyiz" diyor komisyon yetkilisi, ses tonunda hiç tereddüt yok. Sanki uzun süredir beklenen bir hamleydi bu. Peki ya temas? İşte orası biraz daha ilginç. "Ada ile temas demle sursun" yaklaşımı, siyaset diline yeni giren deyimlerden biri oldu adeta.
Komisyonun Gerekçeleri Ne?
Komisyon üyeleri, bu kararın arkasında birden fazla neden olduğunu belirtiyor. Öncelikle, İmralı'nın özel statüsü ve güvenlik endişeleri öne çıkıyor. Bir diğer mesele ise -ki bence en can alıcı nokta bu- siyasi dengeler. Kimse koltuğunu sallantıda görmek istemiyor, değil mi?
Muhalefet tarafı ise bu açıklamalara pek sıcak bakmıyor. "İnsan hakları evrenseldir, koşullara göre değişmez" diye haykırıyorlar. Siyasetin doğasında olan bu gerilim, şu günlerde iyice kızışmış durumda.
Peki Ya 'Demle Sursun' Stratejisi?
Bu deyim üzerinde biraz duralım. Komisyon yetkililerinin kullandığı bu ifade, aslında oldukça ince bir diplomasi diline işaret ediyor. Aceleci davranmaktan kaçınma, zamanı kollama, olayların olgunlaşmasını bekleme... Tüm bunlar 'demle sursun' anlayışının içinde saklı.
Ancak şunu da eklemeden geçemeyeceğim: Bu strateji, bazı çevrelerde hayal kırıklığı yarattı. Beklentileri yüksek olanlar için yeterince cesur bir adım değilmiş gibi görünüyor. Tabii ki herkesin kendi perspektifinden bakması doğal.
Sonuç olarak, Meclis'in bu tavrı önümüzdeki günlerde siyasi gündemi belirlemeye devam edecek. İnsan hakları savunucuları, hükümet yetkilileri, muhalefet partileri... Herkesin bu konuda söyleyecek bir sözü var. Bakalım bu 'demleme' süreci ne kadar sürecek ve ne tür sonuçlar doğuracak?
Bir şey kesin: Türk siyasetinin bu yeni deyimi, önümüzdeki dönemde sık sık duyacağımız bir ifade olmaya aday.
