CHP'deki İstanbul fırtınası dinmek bilmiyor. Öyle ki, parti içindeki gerilim öyle bir noktaya vardı ki, Oğuz Oğuz'un Gürsel Tekin'e randevu verme meselesi tam anlamıyla bir iç savaşın fitilini ateşleyebilir.
Oğuz, bugün gazetecilere yaptığı açıklamada—belki de en beklenmedik şekilde—Tekin ile görüşmek için "somut bir adımın" henüz atılmadığını söyledi. "Görüşürüz tabii," dedi, ama ardından ekledi: "Önce niyet lazım."
Bu, boş bir laf değil. Aksine, partinin iki kanadı arasındaki kopukluğun resmi itirafı gibi.
Peki Neden Bu Kadar Gerginler?
İstanbul... Evet, mesele yine İstanbul. Hem de nasıl. Oğuz'un Tekin'e randevu verme konusundaki isteksizliği, aslında yerel yönetimdeki kontrol savaşının bir yansıması. Taraflar bir türlü aynı frekansta buluşamıyor.
Oğuz'un "niyet" vurgusu da tesadüf değil. Parti içinde bir taraf "uzlaşma" beklerken, diğer taraf "teslimiyet" görüyor. Kim haklı? Bilinmez. Ama ortada ciddi bir güven bunalımı olduğu kesin.
Kulislerden Yansıyanlar
Kulislerde konuşulanlara göre, Tekin'in ekibi Oğuz'un açıklamalarını "kasıtlı bir gecikme" olarak yorumluyor. Hatta bazıları, "Artık oyuna gelmeyiz," diyecek kadar ileri gidiyor.
Öte yandan, Oğuz yanlıları ise Tekin'in "İstanbul'da alternatif bir güç odağı kurma çabasından" rahatsız. Yani, mesele sadece randevu değil; mesele, partinin gelecekteki dengeleri.
Peki ya sonra? Bu kriz büyüyecek mi? Yoksa taraflar sonunda masaya oturup anlaşacak mı? Şimdilik cevap yok. Ama şu bir gerçek: CHP'nin İstanbul sınavı, sandığından daha ağır geçecek.
