
Güneş, Kayseri'nin üzerine hüzünle vuruyordu. Sanki gökyüzü bile biliyordu bugünün farklı olduğunu. Şırnak'ta vatan uğruna canını feda eden Er Semih Erdoğan, memleketinde son kez selamlanıyordu.
Sabahın erken saatleri... Hava soğuk, ama kalpler daha da soğuk. Talas ilçesindeki cami avlusu, bir anda doldu taştı. Kiminin gözlerinde öfke, kimininkinde tarifsiz bir acı. Hepsi aynı soruyu soruyordu içten içe: "Neden o?"
Bir Fidan Daha Toprağa Düştü
Cenaze namazı öncesi, imamın sesi titriyordu. Belki yüzlerce kez okuduğu dualar, bugün boğazında düğümleniyordu. "Allahuekber" sesleri, etraftaki ağaçlarda yankılandı. Sanki doğa da eşlik ediyordu bu hüzünlü koroğa.
Tabut omuzlarda... Hafif mi hafif, ağır mı ağır? Kim bilir kaç kilo geliyordur o kutsal yük. Ama yüreklerdeki ağırlık ölçülemezdi. Anne, oğlunun tabutuna sarıldığı an, zaman durdu sanki. "Benim yiğidim" diye fısıldadığı duyuldu arkalardan.
Son Bakışlar, Son Dokunuşlar
Mezarlıkta her şey daha da gerçek oldu. Toprak, bir evlat daha alıyordu bağrına. Asker selamı verildiğinde, bir çocuk annesine sordu: "Baba nereye gitti?" Cevap veremedi anne. Sadece sıktı küçük elini.
- Şehit Erdoğan, 28 yaşındaydı
- Şırnak'ta terörle mücadele operasyonunda hayatını kaybetti
- Kayseri'nin gururu olarak anılıyor
Akşam ezanı okunurken, mezarlık yavaş yavaş boşalıyordu. Ama o toprakta kalanlar vardı işte - bir annenin yarısı, bir babanın gururu, bir vatanın bekçisi. Rüzgar, bayrağın üzerinde dalgalanırken, sanki "rahat uyu" diyordu şehide.