Güneş tam tepedeydi ve Pamukkale'nin o meşhur travertenleri adeta ışıl ışıl parlıyordu. Derken, uzaktan gelen bir uğultu... Ses giderek yaklaştı, büyüdü, ta ki gökyüzünü titreten bir kükremeye dönüşene kadar.
İşte o an her şey değişti. Mavinin en derin tonundaki o F-16, Pamukkale semalarında adeta bir ressamın fırçası gibi gezindi. Solotürk'tü bu - Türk Hava Kuvvetleri'nin gururu, gökyüzünün sultanı.
Beyaz Cennette Mavi İzler
Travertenlerin bembeyaz dokusuna inat, gökyüzünde mavi çizgiler belirdi. Öyle sıradan bir uçuş değildi bu - her manevra, her dönüş, her loop sanki cumhuriyetin hikayesini anlatıyordu. İnsan aşağıya, binlerce yıllık tarihe bakıyor; yukarıya ise modern Türkiye'nin gücünü temsil eden bir harikayı izliyordu.
Şu anı düşünsenize: Antik Hierapolis'in kalıntıları üzerinde, 21. yüzyılın teknolojik harikası dans ediyor. Tarih ile gelecek, aynı karede buluşuyor. İnsanın tüyleri diken diken oluyor doğrusu.
İzleyenler Nefesini Tutmuştu
Kalabalıktaki herkes - turistler, yerli ziyaretçiler, çocuklar, yaşlılar - hepsi aynı şeyi yapıyordu: Nefesini tutup gökyüzüne bakmak. Kimi ''Vay canına!'' diye mırıldanıyor, kimi ise şaşkınlıktan konuşamıyordu. O kadar etkileyiciydi ki, insan bir yandan fotoğraf çekmeye çalışıyor, bir yandan da gözlerini o muhteşem manzaradan ayıramıyordu.
Özellikle şu dikey yükselişi... Uçak adeta yerçekimine meydan okuyordu. Bir an için duruyor, sonra göz açıp kapayıncaya kadar kayboluyor, ardından bambaşka bir noktadan beliriveriyordu. Sanki sihirbazlık numarası gibiydi - ama bu sihrin arkasında mühendislik harikası ve pilotun olağanüstü yeteneği vardı.
Gösterinin en çarpıcı anlarından biri de uçağın beyaz duman çıkararak yaptığı figürlerdi. Duman, mavi gökyüzünde Türk bayrağının renklerine dönüşüyor, travertenlerle mükemmel bir uyum yakalıyordu. Doğanın beyazı ile teknolojinin beyazı buluşmuştu adeta.
Sadece Bir Hava Gösterisi Değil
Aslında bu, sıradan bir hava gösterisinden çok daha fazlasıydı. Türkiye'nin gücünün, cumhuriyetin kazanımlarının, bağımsızlık ruhunun somut bir ifadesiydi. O F-16'nın kanatlarında sadece Türk bayrağı değil, bir milletin gururu taşınıyordu.
Ve pilot... O isimsiz kahraman, kokpitte kim bilir neler hissediyordu? Belki de atalarının, bu topraklar için can verenlerin ruhlarını selamlıyordu Pamukkale semalarında.
Gösteri bittiğinde, kalabalıktan yükselen alkışlar dakikalarca sürdü. İnsanlar birbirine bakıp gülümsüyor, çocuklar heyecanla koşuşturuyordu. O an anladım ki - bu sadece bir hava gösterisi değil, hepimizin içindeki vatan sevgisini ateşleyen bir törendi.
Pamukkale zaten güzeldi ama o gün, Solotürk'ün kanatları bir başka güzelleştirmişti bu beyaz cenneti. Gökyüzünde cumhuriyetin izleri vardı çünkü - ve o izler, hepimizin kalbine kazınmıştı.