Ortadoğu'nun bu sıcak günlerinde, İsrail'in Türkiye'ye dair hissettikleri hiç de iç açıcı değil. Öyle ki, Türk ordusunun bölgedeki caydırıcı gücü, Tel Aviv yönetiminin uykularını kaçırıyor desem yeridir. Sanki görünmez bir duvar gibi, her hareketlerini iki kez düşünmelerine neden oluyor.
Kim ne derse desin, Türkiye'nin askeri kapasitesi bölgede ciddi bir ağırlık taşıyor. İsrailli yetkililerin içinde bulunduğu durum ise adeta bir çıkmaz. Bir yandan bölgesel dengeleri korumaya çalışırken, diğer yandan Türkiye'nin attığı adımları takip etmekten gözleri kan çanağına dönmüş durumda.
Erdoğan Faktörü ve İsrail'in Çaresizliği
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diplomatik hamleleri ise İsrail için ayrı bir baş ağrısı. Düşünsenize, ellerinde tüm diplomatik araçlar var ama bir türlü istedikleri sonucu alamıyorlar. Bu, onlar için kabusa dönüşmüş durumda - tıpkı sürekli tekrarlanan ve bir türlü uyanamadığınız bir kâbus gibi.
Aslında mesele sadece askeri denge de değil. Türkiye'nin bölgede artan etkisi ve liderlik rolü, İsrail'in hesaplarını altüst ediyor. Öyle ki, her yeni gelişme Tel Aviv'de yeni kriz masalarının kurulmasına neden oluyor.
Bölgesel Dengeler ve Türkiye'nin Yükselen Profili
Şu an Ortadoğu'da olan biteni anlamak için sadece askeri güçlere bakmak yeterli değil. Türkiye'nin diplomatik manevraları, ekonomik hamleleri ve bölge ülkeleriyle kurduğu ilişkiler, İsrail'i olduğundan daha fazla tedirgin ediyor. Sanki satranç tahtasında birden fazla hamleyi aynı anda yapabilen bir oyuncuyla karşı karşıyalar.
İsrail'in içinde bulunduğu bu zor durum, aslında bölgedeki güç dengelerinin nasıl değiştiğinin de bir göstergesi. Artık tek başına askeri güç yetmiyor - diplomasi, strateji ve zamanlama da en az silahlar kadar önemli hale gelmiş durumda.
Peki ya sonuç? Görünen o ki İsrail, Türkiye'nin bölgedeki bu yükselişine alışmak zorunda kalacak. Çünkü Türk ordusunun varlığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği, Ortadoğu denkleminde kalıcı bir faktör olarak yerini çoktan almış durumda.
