Beşiktaş'ta siyasi arenada adeta bir bomba patladı. CHP'li Mehmet Altunpul, belediye meclis üyeliğinden ve partisinden istifa etti. Bu karar, öyle sessiz sedasız falan da değil; tam tersine oldukça gürültülü oldu.
Altunpul'un açıklamaları, içinde bulunduğumuz siyasi iklimde ciddi yankı uyandıracak türden. "Artık susmak bana ağır geliyordu" diyor ve ekliyor: "Vicdanım, partimde olup bitenlere kayıtsız kalmama izin vermedi."
Demokrasi ve İlkeler Üzerine Düşünceler
Aslında mesele sadece bir istifa değil. Altunpul, konuşmasında parti içi demokrasi meselesine parmak basıyor. Şöyle diyor: "Bir yerde durup düşünmek gerekiyor - ilkelerle siyaset yapmak mı, yoksa siyaset uğruna ilkelerden vazgeçmek mi? Ben birinciyi seçtim."
Bu sözler, günümüz siyasetinde nadiren duyduğumuz türden bir samimiyet taşıyor. İnsan ister istemez merak ediyor: Acaba Altunpul'un arkasında daha fazla isim var mı? Yoksa bu, tek başına verilmiş zor bir karar mı?
Yerel Siyasetin Nabzı
Beşiktaş gibi önemli bir ilçede böyle bir istifa, elbette sıradan bir gelişme değil. Altunpul'un partisiyle yollarını ayırması, yerel siyasetteki dengeleri de etkileyebilir. Zaten kendisi de "Bu kararı verirken Beşiktaş halkını ve onların çıkarlarını düşündüm" diyerek bunun altını çiziyor.
İlginç olan şu ki, Altunpul eleştirilerini yaparken son derece net, ama aynı zamanda saygı çerçevesini de koruyor. "Benim için siyaset, sadece bir koltuk meselesi değil" vurgusu, belki de birçok siyasetçinin unuttuğu bir gerçeği hatırlatıyor bize.
Peki ya bundan sonrası? Altunpul, siyaseti tamamen bırakacak mı yoksa farklı bir yol mu izleyecek? Bu soruların cevabını zaman gösterecek. Ancak şu kesin: Beşiktaş'ta siyasi havayı bir hayli hareketlendirecek bir gelişme yaşandı.
Son tahlilde, Altunpul'un istifası bize şunu düşündürüyor: Siyasette bazen en gürültülü eylem, sessizce kenara çekilmek değil, doğru bildiğini söyleyerek yürümektir. Gerisini hep birlikte göreceğiz.