Batı Afrika'nın incisi Fildişi Sahili bugün nefesini tutmuş durumda. Milyonlarca seçmen, ülkenin kaderini çizecek önemli bir demokrasi sınavına hazırlanıyor. Sanki her şey bir film sahnesi gibi - insanlar sabahın erken saatlerinden itibaren sandık başlarında kuyruk oluşturmuş, sabırla sıralarını bekliyorlar.
Gözler Abidjan'da. Şehrin kalbindeki bir okulda, yaşlı bir adam oy kullanmak için saatlerdir bekliyor. "Bu sefer farklı olacak" diyor umutla. Yanındaki genç kadın ise heyecanını gizleyemiyor: "İlk kez oy kullanıyorum, geleceğimiz için bu anı yaşamak inanılmaz."
Gerilim Yüksek Ama Umut Daha Güçlü
Seçim güvenliği için alınan önlemler oldukça kapsamlı. Askerler ve polisler stratejik noktalarda konuşlanmış durumda. Ancak insanların yüzündeki ifade korkudan çok, değişim umuduyla parlıyor. Kimileri bu seçimin ülkeyi birleştireceğine inanıyor, kimileri ise daha temkinli.
Oy verme işlemleri sabah 08.00'de başladı ve akşam 18.00'e kadar devam edecek. Seçmenler kimlik kontrollerinden geçtikten sonra mühürlü zarfları alıyor ve gizli oy kabinlerinde tercihlerini belirliyor. Sandıkların bulunduğu okul bahçelerinde adeta bir bayram havası var - insanlar bir yandan ciddi, bir yandan da mutlu görünüyor.
Geçmişten Bugüne: Zorlu Demokrasi Yolculuğu
Fildişi Sahili'nin demokrasi serüveni hiç de kolay olmadı. 2010-2011 seçimlerindeki şiddet olayları hâlâ hafızalarda taze. O dönemde 3 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti. Ancak bugün, ülke o karanlık günleri geride bırakmaya kararlı görünüyor.
Uluslararası gözlemciler seçim sürecini yakından takip ediyor. Afrika Birliği ve Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu'ndan gelen heyetler, oy verme işlemlerinin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi için sahada çalışıyor. Yerel sivil toplum kuruluşları da binlerce gönüllüyle seçim sürecine destek veriyor.
Peki ya sonuçlar? İlk verilerin bu gece geç saatlerde belli olması bekleniyor. Ancak kesin sonuçların açıklanması için birkaç gün beklemek gerekecek. Bu bekleyiş, ülke için adeta bir sınav - sabır sınavı.
Fildişi Sahili bugün sadece bir lider seçmiyor. Aslında kendi geleceğini, demokrasiye olan inancını ve birlikte yaşama iradesini test ediyor. Ve dünya, bu önemli sınavı izliyor.
