Aslında her şey sandık başında beklerken başladı. O sıradan görünen pazar sabahı, aslında demokrasimiz için oldukça önemli bir günün habercisiydi. HDK'nin deneyimli ismi Gülistan Atasoy, o gün tanık olduklarını kelimelere dökerken sesindeki tedirginliği hissetmemek mümkün değildi.
"Gözlerimle gördüm" diyordu, bir an duraksayarak. Sanki o anları yeniden yaşıyor gibiydi. "Sandık kurullarında yaşanan aksaklıklar, usulsüzlük iddiaları... Tüm bunlar seçim sürecinin güvenilirliğini sorgulatacak türdendi."
Sandık Başındaki Çarpıcı Manzara
Atasoy'un anlattıkları, seçim gününe dair kaygı verici bir tablo çiziyor. Öyle ki, bazı bölgelerde sandık kurulu üyelerinin görevlerini tam olarak yerine getiremediğini iddia ediyor. "Bazı yerlerde" diye ekliyor, "sandık başında olması gereken isimlerin orada olmadığını fark ettik."
Bu durum, seçim sürecinin ne kadar kırılgan olabileceğini gözler önüne seriyor. Düşünsenize, demokrasimizin temel taşı olan seçimlerde, en basit prosedürlerin bile atlanabildiği anlar yaşanıyor.
"Mazbata Alamadık" İddiası
İşin daha da vahim tarafı, seçim sonuçlarına dair yaşananlar. Atasoy, "Sandık sonuç tutanaklarını almakta zorlandık" diye anlatıyor. Hatta öyle ki, bazı bölgelerde bu tutanakları hiç alamadıklarını belirtiyor.
Peki bu ne anlama geliyor? Seçim sonuçlarının resmiyet kazanması için hayati önem taşıyan belgelerin temin edilememesi, aslında tüm seçim sürecinin sorgulanmasına yol açabilecek ciddiyette bir durum.
Yüksek Seçim Kurulu'na Çağrı
Atasoy, tüm bu yaşananlar karşısında YSK'ya sesleniyor: "Yüksek Seçim Kurulu'nun bu konuları ciddiyetle ele alması gerekiyor." Haklı bir endişe bu, çünkü demokrasi sadece sandıktan çıkan sonuçla değil, o sonuca giden yolun güvenilirliğiyle anlam kazanıyor.
Aslında mesele sadece teknik detaylar değil. Öyle ya, bir seçimin meşruiyeti, usulüne uygun yapıldığına olan inançla doğrudan ilişkili. Atasoy'un vurguladığı gibi, "Seçim güvenliği sadece bugünün değil, yarınların da meselesi."
Sonuç olarak, HDK'nin bu uyarıları aslında hepimizin meselesi. Çünkü demokrasi dediğimiz şey, sadece dört yılda bir oy kullanmaktan ibaret değil. O oyların sayımından tutanaklara, sandık kurullarından sonuçların açıklanmasına kadar her aşamanın şeffaf ve güvenilir olması gerekiyor.
Belki de Atasoy'un sözleri bize şunu hatırlatıyor: Demokrasi, sürekli yeniden inşa etmemiz gereken bir değer. Ve bu inşanın temelinde, seçimlerin adil ve güvenilir olduğuna dair inanç yatıyor.