İnsanlık adına yürekleri burkan o görüntüler artık kanıksanır hale geldi maalesef. Gazze'de her geçen gün derinleşen insani kriz, dünyanın gözü önünde ama sanki kimse görmüyormuş gibi devam ediyor. İşte tam da bu noktada, Filistin Destek Platformu sessiz kalmayacaklarını bir kez daha gösteriyor.
Duyduk duyalı, içimizdeki o buruk his hiç geçmedi aslında. 5 Ekim Cuma günü, tam da cuma namazı sonrasında, İstanbul'da buluşuyor herkes. Fatih Camii'nden başlayacak olan yürüyüş, insanlık adına atılacak her adımın ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatacak bize.
Büyüyen Çığlık
Platform sözcülerinden alınan bilgiye göre -ki kendileriyle yaptığımız o kısa telefon görüşmesi bile yürek burktu- amaçları aslında çok net: "Dünyanın dört bir yanındaki mazlumların sesi olmak." Bu kadar basit. Bu kadar derin.
Yürüyüşe katılacaklar arasında -inanın- sadece aktivistler yok. Sıradan vatandaşlar, ev hanımları, öğrenciler, emekliler... Yani Gazze'deki çocuklar için endişelenen herkes. Hepsi orada olacak. Çünkü artık yeter diyorlar.
Neden Şimdi?
Son dönemde -farkındasınız değil mi- Gazze'deki durum iyice çığırından çıktı. Temiz su bulamayan çocuklar, ilaçsız kalan hastaneler, bombalarla yerle bir olan evler... Liste uzayıp gidiyor. Platform yetkilileri, "Artık seyirci kalamayız" diyor. Haklılar da.
Geçtiğimiz aylarda yapılan benzer etkinliklere binlerce kişi katılmıştı. Bu sefer rakamın çok daha yüksek olacağı konuşuluyor. Sosyal medyada gördüğüm kadarıyla -inanılmaz bir talep var. Herkes bir şeyler yapmak istiyor ama nasıl yapacağını bilemiyor. İşte bu yürüyüş tam da bunun için bir fırsat.
Detaylar Önemli
Etkinlikle ilgili teknik bilgilere gelirsek:
- Tarih: 5 Ekim Cuma
- Başlangıç: Fatih Camii (Cuma namazı sonrası)
- Güzergâh: Tarihi yarımada içinde sembolik bir rota
- Katılım: Tamamen sivil ve gönüllülük esasına dayalı
Organizatörler özellikle vurguluyor: "Barışçıl bir eylem olacak." Zaten amaçları da bu - şiddeti değil, dayanışmayı büyütmek. Öyle ki, yürüyüş boyunca Filistin halkının maruz kaldığı zulümleri anlatan pankartlar ve sloganlar eşliğinde, insanlığın ortak vicdanına seslenilecek.
Son düşüncem mi? Bazen en basit eylemler en güçlü olanlardır. Bir araya gelmek, yürümek, "Ben de buradayım" demek... Belki de değişimi başlatacak olan tam da bu küçük adımlardır. Kim bilir?