
Bazen bir insanın inancı, en uzak coğrafyalarda bile yankı bulur. İşte öyle bir hikaye bu. Norveçli öğretmen Benjamin Rønn, tam 55 gündür sırtında çantası, yüreğinde insanlık için duyduğu o muazzam sorumluluk hissiyle yollarda. Amacı net: Gazze’deki insanlara dikkat çekmek ve onlar için sesini duyurmak.
Peki ya yolculuğunun Almanya ayağında onu ne bekliyordu? Duisburg’da yaşayan Türkler, Benjamin’i adeta bir kardeş gibi karşıladı. Yorgunluğunu atmış, sıcak bir akşam yemeği ve samimi sohbetler eşliğinde. İnsanlık hâlâ bitmemiş, demek ki.
“Yalnız Yürümeyeceksin” Deyip Sahneye Çıkan Türk Toplumu
Almanya’nın Duisburg kentindeki Türk dernekleri, sosyal medyadan Benjamin’in hikayesini görür görmez harekete geçti. Onu şehirde misafir etmek, dinlendirmek ve yürüyüşüne bir nebze olsun destek olmak istediler. Ve öyle de oldu.
“İnsanlık için yola çıkan herkes, bizim misafirimizdir,” diyor dernek yetkililerinden biri. “Benjamin sadece bir barış elçisi değil, aynı zamanda yüreği temiz bir dost. Onu ağırlamaktan onur duyduk.”
“Bu Yol Sadece Benim Yolum Değil”
Rønn, Duisburg’da kaldığı kısa sürede hissettiklerini şöyle anlatıyor:
“İnsanlar bana ‘niye yürüyorsun’ diye soruyor. Aslında cevap çok basit: Çünkü susarsak, unuturuz. Ben Norveç’ten yola çıktım, ama Türk kardeşlerim bana yalnız olmadığımı bir kez daha hatırlattı. Bu, hepimizin yürüyüşü.”
Yemeği paylaştılar, hikayelerini dinlediler, hatta ona yol arkadaşlığı bile ettiler. Kısa ama derin bir buluşma. İnsanın insana dokunduğu anlardan.
Peki, Benjamin’in Rotasında Sırada Ne Var?
Norveçli öğretmen, yolculuğuna devam ediyor. Sıradaki durakları arasında Fransa, İsviçre ve nihayetinde İtalya var. Amacı, Akdeniz’e ulaşmak ve oradan Filistin’e sesini ulaştırmak. Belki de metaforik olarak en güçlü mesajı verene kadar devam edecek adımları.
Kim bilir, belki bir gün Gazze’de anlatılacak bu hikaye: “Dünyanın öbür ucundan biri, sırf sizin için yürüdü.”
Ve Türk toplumu, bir kez daha “misafirperverlik” kavramının hakkını verdi. Kim diyor insanlık öldü diye?