Yeni Şafak internet sitesinde yayınlanan ve moderatörlüğünü Mehmet Acet'in yaptığı 'Hafıza' programının 102. bölümü, Papa Franciscus'un son dönemdeki girişimlerini ve Hristiyan dünyasındaki bölünmüşlüğü masaya yatırdı. Program, Papa'nın 'ekümenik diyalog' adı altında yürüttüğü faaliyetlerin arka planını ve olası hedeflerini tartışmaya açtı.
Papa'nın Ekümenik Diyalog Çabaları ve Hedefleri
Programda, Papa Franciscus'un göreve gelişinden bu yana öncelik verdiği konuların başında, Hristiyan mezhepleri arasında birliği sağlama çabalarının geldiği vurgulandı. Katolik Kilisesi'nin, Ortodoks ve Protestan kiliseleriyle olan tarihi ayrılıkları aşmak için sürdürdüğü diyalog süreçleri ele alındı. Ancak bu çabaların, sadece dini bir uzlaşma değil, aynı zamanda Vatikan'ın küresel etki ve nüfuzunu artırma stratejisinin bir parçası olabileceği yönünde değerlendirmeler yapıldı.
Mehmet Acet, konuklarıyla birlikte, Papa'nın özellikle Doğu Hristiyanları ve Ortodoks dünyasına yönelik yaklaşımlarını analiz etti. Franciscus'un, Fener Rum Patrikanesi ve diğer Ortodoks kiliseleri liderleriyle gerçekleştirdiği buluşmaların ve ortak açıklamaların, yüzyıllardır süren teolojik ve yönetimsel anlaşmazlıkları gidermekte ne kadar etkili olabileceği sorgulandı. Programda, bu diyalog girişimlerinin arkasında, modern dünyada sekülerizme karşı ortak bir Hristiyan cephesi oluşturma arzusunun yattığı görüşüne yer verildi.
Hafıza Programında Tarihsel ve Güncel Analiz
'Hafıza' programının bu bölümü, konuyu sadece güncel gelişmelerle sınırlı tutmayarak, tarihsel bir perspektiften de inceledi. 1054 yılındaki Büyük Bölünme (Schism) ve 16. yüzyıl Reform hareketleri sonucunda Hristiyanlığın parçalanma süreci hatırlatıldı. Bu tarihi kırılmaların, günümüzdeki mezhepsel farklılıkların ve karşılıklı güvensizliğin temelini nasıl attığı üzerinde duruldu.
Programda ayrıca, günümüzdeki diyalog çabalarının önündeki en büyük engellerden birinin, Papalığın evrensel üstünlük iddiası olduğu ifade edildi. Katolik öğretisindeki Papa'nın yanılmazlığı (infabilite) doktrininin, diğer Hristiyan mezhepleriyle tam bir birliğin önünde önemli bir teolojik engel teşkil etmeye devam ettiği vurgulandı. Mehmet Acet ve konukları, Papa Franciscus'un bu konuda daha esnek bir dil kullansa da, kilise doktrininde köklü bir değişiklik yapmadan kalıcı bir birliğin sağlanmasının oldukça zor olduğu konusunda hemfikir göründüler.
Sonuç: Siyasi ve Dini Nüfuz Mücadelesi
Programın genel değerlendirmesinde, Papa'nın ekümenik çabalarının salt dini kaygılarla sınırlı olmadığı sonucuna varıldı. Küresel güç dengelerinin değiştiği, geleneksel Hristiyan nüfusun azaldığı ve dinin kamusal alandaki rolünün yeniden tartışıldığı bir dönemde, Vatikan'ın etki alanını korumak ve genişletmek için mezhepler üstü bir liderlik rolüne soyunmuş olabileceği yorumu yapıldı.
Özellikle Rus Ortodoks Kilisesi gibi güçlü bir rakiple ilişkiler ve Ukrayna'daki kilise krizi gibi konular, bu nüfuz mücadelesinin somut yansımaları olarak ele alındı. 'Hafıza' programı, Papa Franciscus'un 'neyin peşinde' olduğu sorusuna cevap ararken, onun miras bırakmak istediği en önemli şeyin, Katolik Kilisesi'ni birleşik bir Hristiyan dünyasının tartışmasız merkezi haline getirmek olabileceğini ortaya koydu. Ancak, yüzyıllara dayanan derin çatlakların, siyasi manevralarla kapatılmasının ne kadar mümkün olduğu ise cevabı en çok merak edilen soru olarak kalmaya devam ediyor.