
İşte tam da içimizin acıyla burkulduğu şu günlerde, Yetim Vakfı öyle bir hareket başlattı ki... Gazze'de yaşanan insanlık trajedisine sanatın gücüyle dikkat çekmek için kolları sıvadılar. 'Cennet Kuşları' isimli kısa film, aslında bir yardım çığlığından farksız.
O gece... İstanbul'da bir araya gelen gönül insanları, projeksiyondan yansıyan her karede Filistin'in çığlığını hissetti. Salon adeta nefesini tutmuştu. Kiminin gözlerinde yaş, kiminin yüreğinde o tarifsiz hüzün...
Perde Açıldığı Anda
Filmin ilk sahnesiyle birlikte salondaki herkes adeta dondu kaldı. Öyle ya, bombalar altında çocukluklarını yaşayamayan minik bedenlerin hikayesiydi anlatılan. Oyuncağa değil, bir dilim ekmeğe hasret kalmış çocuklar...
Yetim Vakfı Başkanı'nın o samimi konuşması ise içimize işledi: "Bizler burada rahat koltuklarımızda otururken, Gazze'de her an ölümle burun buruna yaşayan kardeşlerimiz var" dedi. Ve ekledi: "Bu film, onların sesi olmak için atılmış bir ilk adım."
Sanatın İyileştirici Gücü
Aslında mesele sadece bir film gösterimi değildi. Öylece oturup seyredip gitmek için değildi bu buluşma. Tam tersine... harekete geçirme, değiştirme, dönüştürme niyeti taşıyordu. Sinemanın o büyülü gücünü kullanarak yüreklere dokunmak istediler.
Ve başardılar da! Gecenin sonunda salondaki herkes -ben de dahil- derinden etkilenmişti. O çocuklar için bir şeyler yapma isteğiyle dolmuştuk. İnsanın içini acıtan o görüntüler, asla hafızalardan silinmeyecek cinstendi.
Şimdi sıra, bu farkındalığı büyütmekte. Yetim Vakfı'nın başlattığı bu anlamlı kampanyaya destek olmakta. Unutmayalım: Gazze'deki her çocuk, hepimizin sorumluluğunda.