Mahkeme salonunda duyulması imkansız denen sözler, bir avukatın ağzından dökülüverdi. Adeta bomba etkisi yarattı. Kartalkaya'da geçen yıl patlak veren o silahlı kavganın davasında, sanık avukatının kendi müvekkili için sarf ettiği 'geri zekalı' sözleri, yargı tarihine kara bir leke olarak geçti.
Olayın detaylarına inmeden önce şunu söylemeliyim: Yıllardır mahkeme salonlarında pek çok şeye tanık oldum ama böylesini ilk kez görüyorum. Bir avukatın, savunmasını üstlendiği kişiye bu denli ağır hakaretler etmesi, meslek etiğiyle bağdaşmıyor.
O Skandal Anlar
Duruşma sırasında yaşananlar gerçekten inanılmazdı. Sanık avukatı, müvekkilinin savunmasını yaparken öyle bir noktaya geldi ki, kendi dilinden şu sözler dökülüverdi: "Müvekkilim geri zekalının teki. Gitsin Kartalkaya'da yatsın."
Salondaki herkes donup kaldı. Hakim, savcı, izleyiciler... Hepsi bir anlığına nefeslerini tuttular. Böyle bir şey olabilir miydi? Bir avukat, kendi müvekkilini böyle mi savunurdu?
Arka Plandaki Olay
Geçen yıl Kartalkaya'da meydana gelen silahlı kavga, aslında basit bir tartışmayla başlamıştı. İki grup arasındaki gerginlik, silahların konuşmasıyla ciddi boyutlara ulaşmıştı. Davanın sanıklarından biri olan ve avukatının bu sözlerine maruz kalan kişi, o kavgada aktif rol oynadığı iddia edilen isimlerden biriydi.
Mahkeme sürecinde sanığın davranışları zaten tartışma konusuydu. Fakat kimse avukatından böyle bir çıkış beklememişti. İnsan düşünmeden edemiyor: Acaba avukat, müvekkilinin davranışlarından o kadar bunalmış mıydı ki, bu sözler ağzından kaçıvermişti?
Yargı Çevrelerinden Tepki Yağdı
Olayın duyulmasıyla birlikte hukuk camiası adeta çalkalandı. Birçok avukat ve hukukçu, meslektaşlarının bu sözlerini şiddetle kınadı. "Böyle bir ifade, avukatlık mesleğinin onuruyla bağdaşmaz" diyenler oldu. Kimileri ise avukatın psikolojik olarak zor bir dönemden geçiyor olabileceğini ima etti.
Ancak şu unutulmamalı: Avukatlık sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir güven mesleği. Müvekkil, avukatına sadece hukuki değil, duygusal anlamda da güveniyor. Bu güveni sarsacak açıklamalar, yargı sistemine olan inancı da zedeliyor.
Peki Ya Müvekkil?
Asıl merak edilen, bu sözler karşısında sanığın ne hissettiğiydi. Kendi avukatı tarafından böyle aşağılanmak, zaten zor durumda olan bir insanı nasıl etkilerdi? Mahkeme kayıtlarına geçen bu ifadeler, sanığın psikolojisini derinden sarsmış olmalıydı.
Davanın seyrinin bu olaydan nasıl etkileneceği ise henüz belirsiz. Avukatın sözleri, müvekkilinin ceza alıp almamasından bağımsız olarak, yargı tarihinde unutulmayacak bir skandal olarak hafızalara kazındı.
Sonuç olarak, bu olay bize şunu gösterdi: Hukuk sistemimizde sadece sanıklar değil, bazen onları savunanlar da yargılanmayı hak edebiliyor. Ve bazen en ağır yargı, mahkeme kararlarından değil, insanların birbirlerine karşı sergilediği davranışlardan doğuyor.