Anayasa Mahkemesi (AYM), bugün aldığı kritik bir kararla gündeme damgasını vurdu. FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyesi Mehmet Murat Çalık'ın tahliyesine yönelik tedbir talebi, oy birliğiyle reddedildi.
Mahkeme heyeti—kimilerine göre beklenen, kimilerine göre ise sürpriz sayılabilecek bu kararda—şu hususun altını özellikle çizdi: "Başvuru konusu tutukluluğun devamına ilişkin somut ve yeterli şüphe sebepleri mevcut." Yani, dosyadaki delillerin ağırlığı tahliye önünde ciddi bir engel olarak görüldü.
Peki Bu Karar Ne Anlama Geliyor?
Aslında her şey, Çalık'ın avukatlarının AYM'ye yaptığı bireysel başvuruyla başladı. Avukatlar, müvekkillerinin tutukluluk sürecinin "hukuki ölçütlere uygun olmadığını" iddia ederek tahliyesini ve yürütmenin durdurulmasını talep etmişti. Fakat yüksek mahkeme, yapılan tüm değerlendirmelerin ardından bu talebe olumlu bakmadı.
Karar metninde dikkat çeken bir diğer nokta ise, "ağır suç" vurgusuydu. Mahkeme, organize yapılar üzerinden işlendiği iddia edilen bu tür suçlarda, tutukluluğun devamı için gösterilmesi gereken şüphe sebeplerinin daha farklı değerlendirilebileceğine işaret etti. Sonuçta, sanığın kaçma veya delilleri karartma riski, hâkimlerin kafasında yer eden asıl endişeydi.
Şimdi gözler, dosyanın esas incelemesine çevrildi. Anayasa Mahkemesi, nihai kararını vermek için dosyayı enine boyuna incelemeyi sürdürüyor. Tahliye talebinin reddi, nihai sonucun bir göstergesi sayılır mı? Orası henüz belirsiz.
Bu arada—insan ister istemez düşünmeden edemiyor—yargı çevrelerinde bu tür kararlar, genellikle "davanın ağırlığı" ve "toplumdaki yansımaları" düşünülerek veriliyor. AYM'nin bu tavrı, benzer dosyalar için de bir emsal teşkil edebilir mi? Zaman gösterecek.
