Ankara'da adalet terazisi yeniden hareketlendi. FETÖ'den ihraç edilen eski hakim Yaşar Akyıldız'ın dosyası, neredeyse unutulmaya yüz tutmuşken tekrar gündeme geldi. Sanki dün gibi hatırlıyorum o karanlık günleri - 15 Temmuz'u. Herkesin hayatında iz bırakan o geceden sonra, şimdi hesap verme zamanı.
Duruşma salonunda hava ağır, gerilim hissedilir derecede yüksek. Savcı, dosyayı neredeyse bir roman gibi okuyor - sayfa sayfa, cümle cümle. "Örgüt üyeliği" suçlaması var ortada, bildiğiniz gibi. Ama işte, bu tür davalarda her şey göründüğü kadar basit olmuyor.
Savunma Tarafından Şaşırtan İtiraz
Savunma avukatları ise tam bir strateji değişikliği yapmış gibi görünüyor. Beklenmedik bir hamleyle, delillerin yetersiz olduğunu iddia ediyorlar. "Müvekkilimin örgütle bağlantısı olduğuna dair somut kanıt yok" diyorlar. Hakim heyeti ise adeta duvar gibi - yüz ifadelerinden hiçbir şey anlaşılmıyor.
Duruşmanın en ilginç anlarından biri, tanık ifadelerinin tartışıldığı bölümde yaşandı. Savcı, "Bu örgütün yapılanması içinde yer almak, sıradan bir suç değil" diye ısrar ederken, savunma tarafı "İşin aslının farklı olduğunu" iddia etti. Kim doğru söylüyor? Zaman gösterecek.
Gelecek Duruşma Ne Zaman?
Mahkeme heyeti, bir sonraki duruşma için 17 Aralık'ı işaret etti. Bu tarih gelene kadar her iki tarafın da kozlarını yeniden değerlendireceği kesin. Aslına bakarsanız, bu tür davaların ne kadar sürdüğünü hepimiz biliyoruz - adalet ağır işliyor, bazen fazla ağır.
Ankara Adliyesi'nin koridorlarında yankılanan sesler, sadece bir duruşmanın değil, aslında bir dönemin hesabının görüldüğünü hatırlatıyor. Yaşar Akyıldız'ın yargılanması, sadece bir ismin değil, Türkiye'nin yakın tarihinin de sorgulandığı bir süreç adeta.
Peki ne olacak? Duruşma sonunda karar ne yönde olacak? Bunu söylemek için henüz erken. Fakat şunu söyleyebilirim ki, bu dava sadece hukuki değil, aynı zamanda toplumsal hafızamız açısından da oldukça önemli. Unutmamak gerek - adalet herkes için, ama özellikle hakikat için var.