Serik'te adeta hukuk tarihine not düşülecek bir karara imza atıldı. 1. Asliye Hukuk Mahkemesi - evet, yanlış duymadınız - öyle bir karara vardı ki, bu karar sadece bölge sakinlerini değil, hukuk camiasını da derinden etkiledi.
Mahkeme salonunda adeta zaman durmuştu. Hakim koltuğundan yankılanan her söz, davayı takip edenler için nefesleri kesiyordu. Karar açıklandığı anda ise salondan yükselen fısıltılar, bu kararın ne denli önemli olduğunu anlatmaya yetiyordu.
Hukuki Deprem: Kararın Perde Arkası
Aslında olan bitene bakınca, mahkemenin bu kararı vermekte hiç de aceleci davranmadığını söylemeliyim. Dosya üzerinde aylarca süren titiz bir çalışma yapıldı - ki bu kadar özen gösterilmesi gerçekten takdire şayan. Her detay en ince ayrıntısına kadar incelendi, deliller bir bir masaya yatırıldı.
Kararın gerekçesi okunduğunda, hakimlerin ne kadar zorlu bir süreçten geçtiğini anlamak mümkün. Hukukun katı kuralları ile insani durumlar arasında adeta bir denge kurma çabası - işte tam da bu noktada hukukun gerçek amacına hizmet edildiğini görüyorsunuz.
Bölge Halkı Ne Diyor?
Sokakta konuştuğum vatandaşların yüz ifadeleri her şeyi anlatıyordu aslında. Bir esnaf "Sonunda adalet yerini buldu" derken, bir başkası "Bu kararın etkilerini uzun süre hissedeceğiz" diye ekliyordu. İnsanların gözlerindeki o rahatlama ifadesi - sanırım - hukukun işlemesinin verdiği güven duygusundan kaynaklanıyor.
Mahkeme kararının toplumsal yansımaları ise henüz tam olarak anlaşılmış değil. Ancak şunu söyleyebilirim ki, bu karar sadece hukuki değil, aynı zamanda sosyal açıdan da oldukça önemli sonuçlar doğuracak gibi görünüyor.
Serik'te yaşanan bu hukuki gelişme, aslında Türkiye'nin dört bir yanında benzer durumlar yaşayan insanlar için de umut ışığı olabilir. Ne de olsa, adalet mülkün temeli - bu sözün ne kadar doğru olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
