Hukuk dünyasında adeta bomba etkisi yaratan bir gelişme yaşandı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, Yargıtay'ın açıkça verdiği bir bozma kararına rağmen bildiğini okumaya devam etti. Ortak mülk konusunda çığır açacak nitelikteki bu karar, yargı sistemimizdeki bazı çatlakları da gözler önüne seriyor.
Olayın merkezinde, bir kat mülkiyeti davası var. Malum, apartman hayatında ortak kullanım alanları hep sorun olmuştur. Kimi zaman asansör, kimi zaman bahçe, kimi zaman da o garip kömürlükler... İşte tam da böyle bir ortak mülkün satışıyla başlamış her şey.
Yargıtay'ın Bozma Kararına Rağmen Israr
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, daha önce verdiği bir kararla açıkça belirtmişti: "Ortak mülklerin satışı için tüm maliklerin rızası şarttır." Yani, siz apartmanınızın giriş katındaki depoyu satmaya kalkışsanız, bunun için tüm daire sahiplerinin onayını almanız gerekiyor. Mantıklı değil mi? Ancak görünen o ki İstanbul Bölge Adliyesi bu mantığa pek sıcak bakmıyor.
Mahkeme, Yargıtay'ın bu bozma kararına rağmen -inanması güç ama- kendi verdiği kararda direnmiş. "Hayır, ben haklıyım" dercesine bir tavır sergilemiş. Bu durum hukukçular arasında tam anlamıyla kafa karışıklığına yol açtı. Nasıl açmasın ki? Ülkenin en üst mahkemesinin kararını görmezden gelmek, hukuk sistemimizde pek de alışık olmadığımız bir durum.
Hukuk Dünyasında Şok Dalgası
Avukatlar ve hukuk profesörleri bu gelişmeyi "yargı tarihinde nadir görülen bir direniş" olarak yorumluyor. Kimileri bunu mahkemenin bağımsızlığına işaret sayarken, kimileri de yargı birliğini tehdit eden tehlikeli bir gelişme olarak görüyor.
Düşünsenize, bir apartmanda yaşıyorsunuz ve bir gün kapınıza icra memuru çıkıyor. Sebep? Sizin haberiniz bile olmadan başka bir daire sahibinin ortak depoyu satmış olması. İşte İstanbul Bölge Adliyesi'nin kararı tam da böyle bir senaryonun önünü açıyor gibi görünüyor.
Peki mahkeme neden böyle bir ısrar içinde? Bu sorunun cevabını henüz kimse tam olarak veremiyor. Belki de basit bir inatlaşma, belki de hukuki bir prensip meselesi. Ancak şu kesin: Bu karar, önümüzdeki günlerde çok daha büyük hukuki tartışmalara gebe.
Sonuçları Ne Olacak?
Bu direnişin hukuk sistemimizde yaratacağı dalgalanmalar henüz tam olarak kestirilemiyor. Ancak bir gerçek var ki, Yargıtay ile alt mahkeme arasındaki bu çatışma, yargı sistemimizin işleyişine dair ciddi soru işaretleri doğuruyor.
Sokaktaki vatandaş için ise durum daha net: Kimse, haberi olmadan ortak mülkünün elinden gitmesini istemez. Bu karar, apartman yaşamında yeni gerilimlere kapı aralayabilir. Daha dün komşunuzla kahve içtiğiniz kişi, yarın sizi ortak mülkünüzden edebilir.
Hukuk camiası şimdi gözünü bu davaya çevirmiş durumda. Acaba Yargıtay bir sonraki hamlesinde ne yapacak? İstanbul Bölge Adliyesi bu direnişinde ne kadar daha ısrarcı olacak? Bu soruların cevapları, Türk hukuk sisteminin geleceği açısından hayati önem taşıyor.