Görgü tanıklarının anlattıklarına göre, ofiste hava bir anda gerildi. O anları yaşayan birisi "İnanamıyorum, böyle bir şeyi daha önce hiç görmemiştim" diye fısıldadı arkadaşına. Belediye başkanının yüzündeki ifade değişti, ses tonu keskinleşti.
Muhtarın söylediği son sözler ise olayları tamamen kontrolden çıkardı. "Yapmayın, bu kadar da olmaz" diyen bir çalışanın sesi duyuldu koridorda. Ama artık çok geçti.
Ortam Nasıl Gerildi?
İşler, muhtarın belediye hizmetleri hakkında yaptığı bazı eleştirilerle başladı aslında. Oldukça sertti söyledikleri ve doğrudan başkanın politikalarını hedef alıyordu. Belediye çalışanlarından biri "Ağzımız açık kaldı, bu kadarını hiç beklememiştik" itirafında bulundu.
Başkanın tepkisi ise -en hafif tabirle- orantısızdı. Önce sesini yükseltti, ardından kapıyı gösterdi. "Defol git buradan!" dediği duyuldu. Muhtar ise şaşkınlık içinde kaldı, ne diyeceğini bilemedi bir süre.
Sonrasında Neler Yaşandı?
Olay yerinden ayrılan muhtar, basın mensuplarına konuştu. Gözleri doluydu, sesi titriyordu. "Yıllardır bu mahallenin sorunları için mücadele ediyorum" dedi, "Ama bugün gördüklerim inanılır gibi değil."
Belediye çalışanları ise olayı doğruladı ama isim vermekten korktular. "İşimizden oluruz" diye ekledi bir tanesi. Ofiste her şeyin ters gittiği o birkaç dakika, aslında çok daha büyük bir sorunun sadece görünen yüzüydü.
Peki ya sonra? Muhtar, "Hukuki süreç başlatacağız" diye açıklama yaptı. Belediye başkanından ise henüz bir açıklama gelmedi. Sessizlik devam ediyor, ama sokaklarda konuşulanlar çok farklı.
Mahalle sakinleri ikiye bölünmüş durumda. Kimi başkanı destekliyor, "Hak etmişti" diyor. Kimi ise muhtarın arkasında. "Eleştiri demokrasinin temelidir" diye haykırıyorlar. Ortam gergin, gerilim hissediliyor adeta.
Bu olay, aslında hepimizin aklına şu soruyu getiriyor: Eleştiriye tahammülsüzlük ne kadar doğru? Ve daha da önemlisi, böyle davranışlar demokrasiyle ne kadar bağdaşır? Cevabı herkes kendi içinde arıyor şu sıralar...
